GÖKYÜZÜ GÜNLÜKLERİ
"Göklerde kanat açmış gûya gönlümce hür kuş
Ben değil mi yine ben kedere hedef durmuş
Gizleniyor bildiğim saklambaç oyununda
Benim gölge âlemde kendisine kaybolmuş"
Salih Mirzabeyoğlu
Gökler sonsuz bir özgürlüğün adresini sunar insana ve sonsuzluğun tadını hissettirir. Biz sonsuzu ararken kendimizi ararız esasında ve bilmeden bildiğimiz bir hakikat ki insanın kendi sonsuzluğudur aradığı... "İdeali aramayla toprağa bağlanma arasında bir Berzahta kıvranan insanoğlunun "oluş" ıstırabı" der, Salih Mirzabeyoğlu. "Oluş Istırabı" kıvamına gelemeyen ya da bu ıstırab içinde bulunmayan için herhangi bir "oluş" mümkün mü? Elbet görüntüde pek çok "oluş" görüyoruz. Ama içinde "ıstırab" olmayan bir oluş ya da Olmak için bir ıstırabın peşine düşmemiş hiç kimse için "OLUŞ" gerçekleşemez. "Oluş ıstırabı" dediğimiz "İnsan Olma Istırabı"ndan başka ne ki...
Gökyüzüne ve dolayısıyla Astroloji ilmine duyduğum alaka bundan öteye gitmez. "İnsan sırrını" bilmek. "Ben insanın en büyük sırrıyım. İnsan da benim en büyük sırrım der" Rabbimiz, Kudsi bir hadiste. Bu sırrın nakşolunmadığı tek bir zerre bulamazsınız alemde. O'nu aramak ve bilmek, kendini bilmekten geçer. "Ben Kimim?" diye sormak ölüm nedir demekle aynı" diyen Mirzabeyoğlu , kendisini arayan insanın ölümle burun buruna her nefes ölüm ile yaşamın arasında "ölmeden ölünüz" sırrının şerhini bizzat yaşayarak gösteriyordu. O Hayat bulmuştu ölüm sırrında. Şimdi soluduğumuz her nefes Ondan devraldığımız Hayat mirasından başka bir şey değil.
Neden böyle söylediğimi merak ediyorsunuz belki de "Hayat mirasını devralmak" ... Çünkü biz bu yaşamın bedava taklitçileri olarak O ve O nun gibi fikirleriyle İmanlarına Hayat verenlerin ve onların Hayat verdiği İmanın kupkuru değil dipdiri bir hayat olduğunu müşahede ettik. Hayat sırası artık bizde değil mi?