6 Aralık 2020 Pazar

YAY BURCUNDA YENİ AY VE BİR GÜNEŞ TUTULMASI


GÜNEŞ VE AY HAYY ESMASININ IŞIĞINDA YENİLENİYOR



Şehit mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu'nun meşhur bir sözü var ;

"Bir zorlukla karşılaştığın zaman, o zorluğun ta gözünün içine bakabilmelisin" der.

Cesaretin ötesinde daha yüksek bir kuvvet ile söylenmiş bir söz bu. 

Canavarına hükmetmeyi bilen insanın, zıtları birleştirme kuvvetine ve keşfine ermiş 

bir insanın... manevi kuvvetle söylemiş bir insanın ruhu var bu sözde!


Hayır hayır bir melek değil bunu söyleyen ama o meleğin ruhunu yakalamış insan ruhunda ve taşımış kalbine, nefsinin tam da hükmettiği noktada...

ruhun sırrını da alıp esrarla harmanlanmış bir insan sözü!


Neden bu kadar üzerinde durdun demeyin. Tüm bu açıklamalarımda 

Yeni Ay'ın sırrı yatmakta... 

Çünkü Güneş ve Ay kavuşumunun (Yeni Ay) 23 derece ile 

RasalHague yıldızı ile kavuşımu, bu gücün açığa çıkmasını murad ediyor. 

Bu yıldız Alpha Ophiuchi - Yılan taşıyıcısı - Yılan toplayıcısının "Başı" anlamına gelir. 


Orjinal isim arapça kökenli olup 

رأس الحواء (raʾs al-ḥawwāʾ) 'dan gelmektedir. 

Ra's: Baş anlamına gelir ve buradaki tamlamada ikinci kelime 

Havva: "Yılancı" anlamında kullanılmış. 


Yılancı yani Yılanın sahibi, Yılanı tutan kişi! 

Havva kelimesi "canlı ve yaşayan" anlamında, asıl olarak 

"Hayye" kelime kökünden gelir, der etimoloji. 

Aramice'de Hayye - Yılan anlamında kullanılırken 

manaca Yılan'ın mahvettiği kişi olarak geçen 

Havva (annemiz) ile özdeş olarak kullanıldığı söylenilir. 

Kartaca dilinde Havva özel bir Tanrıça ismi olarak geçer.

Sümerce'de ise anne - "ama", Akadça'ya awa olarak ve 

oradan da İbranice'ye Havvah olarak geçer. 


Yani özünde bu kelime Havva annemizi anlatır

ve bu yıldız da bu gücü elinde tutan kişiden bahseder. Yılancı! 

Havva annemizin gücünü elinde tutan güç, kuvvet sahibi...

Dişiliğin, hayatın, canlılığın sahibi HAVVA aynı zamanda şifacıdır da!

Yılanın bir zehiri varsa bile panzehiri de yine kendindedir. Tıp biliminin 

kendisine YILANı sembol seçmesi de tesadüf değil. 


İşte bu yıldızın sembolizmindeki YILAN 

"o zorluğun gözünün ta içine bakacağınız" yerde durur. 

Onu korkusuzca bir kuvvet olarak -iffetiyle- taşıyanlara ne mutlu!


(Bu konudaki daha detaylı bilgiler için şu kaynağa bakabilirsiniz  https://islamansiklopedisi.org.tr/havva)


İnsan, kelimelerin anlamları ve birbiri üzerindeki bağlarına girince,

Yıldızların anlamı ve o menzildeki esma'nın yöneticiliğine bakınca,

hayret ile sevgi uyandırıyor bu ilim gönlümüzde.


Çünkü Yıldızın ismi Havva - Hayye kökünden gelirken, 

Menzilin yönetici esması da HAYY esması olarak şimşekleri üzerine çekiyor. 

Şimşek dedim evet... 

çünkü Hayy esmasının ve Ra'sul Havva yıldızının bulunduğu 

menzilin adı da ŞEVLE!

Yani kıvılcım, aydınlık, yansıyan ışık anlamlarına gelir.


Yılan... Hayye... Hayat... Canlılık... Hayy ve Havva isimlerinin 

birbirine bitişik anlamlar içinde, bu yıldızın manasını oluşturduğuna şahit oluyoruz.


Kadim bir ilim olan astroloji, antik çağlardan itibaren insan hayatının mühim bir parçası olduğunu göstermiyor mu şu birleşen parçalar ile... Ve elbette menziller hakkındaki sahih bilgileri Şeyhul Ekber İbni Arabi'den devralıp devam ediyoruz.


Şeyhu'l Ekber İbni Arabi "Yaratılmış alemde kadından güçlüsü yoktur" der.

Allah'ın tüm yaratma kuvvetini kadın ve dişil kuvvet üzerinden yürütmesi

ve kadının talep edilen bir şerefinin olduğuna, dikkat çekerek anlatır. 


Bundan bahsetmemin sebebi; bu yıldızın ifade ettiği anlamı daha da derinleştirerek,

bu şifacı ve zehirli gücün yani iki zıt kuvvetin elde tutulmasını ve

onu idare edecek bilgi ve hükmü idrak etmek içindir. Çünkü bu yıldızın resmedilişinde Yılanı elinde tutan ona hakim olan bir adam çizilmiş. 

Bizim yıldızımız ise bu adamın "baş" kısmını temsil ediyor. 

Yani bu gücü - Yılanı- düşünce, fikir ve akıl gücüyle kontrol etmek

ve sahip çıkmayı anlatır. Başka bir bakışla da düşüncelerine, fikirlerine ve aklına sahip çıkmayı ve sapıtmamayı da temsil eder.


Astrolog Vivian Robson;

 bu yıldızın sembolizmini en karanlık şekilde betimleyerek;

Kadınlar konusunda şanssızlıklara, sapkın zevklere ve ahlaksızlığa işaret ettiğini söyler.


Bernadette Brady ise; 

bu yıldızın şifacı özelliğine dikkat çekerek, iyileştirme ve şifalandırma özelliklerinin toplumda etkin bir rolü işaret ettiğini, 

hatta haritasında bu yıldızın bulunduğu kişiye şifa mesleklerinde, tıbbi konularda özel ve doğal doğuştan bir yetenek sembolü olduğunu öğütler. 

Nerede hangi konumda ve durumda olursa olsun bu yıldızı taşıyan kişinin bulunduğu ortamda hep iyileştirme itici kuvveti ile hareket ettiğinden bahseder.


Felber ise daha farklı bir yorum getirerek;

Ters cinsel eğilimlere, dönekliğe, ahlaksızlığa sabrederse

karakterin olağanüstü saf ve temiz olması durumunda mest edici, 

vecde getirici tecrübelerin yaşanmasının mümkün olduğunu... söyler.

YENİ AY VE RA'S AL HAVVA (RASALHAGUE)

Yeni Ay'ın Güneş kavuşumuyla bu yıldızın sembolizminde birleşmeleri; 

özellikle virüs salgınını yaşadığımız şu günlerde şifacılık ve iyileştirme 

unsurlarını gündeme getirse de

Ay ile etkileşiminin olumsuz olduğunu hatta salgının ve enfeksiyonun 

yayılma gücünün artışına işaret ettiğini söyler Ebertin. 

Sanırım bu durum Güneş'in tutulma olarak izlendiği bölgelerde yüksek oranda 

bir faciaya sebep olacak demek oluyor.

En azından ülkemizden izlenmeyen bu tutulma için Rabbimize sonsuz şükürler olsun.

Çünkü Güneş karanlıkta kalıp ışığını veremeyeceği süreçte,

 bu yıldızın karanlık ve olumsuz özelliklerinin açığa çıkıp yayılacağını gösterir. 


Üstelik sadece hastalık olarak değil, her tür cinsel sapkınlığın da yaygınlığı 

bu afetin yayılımını hızlandırıyor ve hızlandıracak gibi görünüyor. 

Çünkü temizlik sadece ellerin yıkanması ile gerçekleşmiyor. 

Cinsel anlamda ortaya çıkan dengesiz yönelimler, sapkınlık ve 

ölçü bilmezlik toplumları içten içe çürüten bir pisliğin içinde bırakmıştır. 


Bu yıldızın sembolizmi ise bu kirliliği ve çirkefliği affetmeyecek türden bir afet içerir.

Zaten içinde bulunduğumuz zorlu salgın günleri 

sanırım bu konudaki temizliğin hassasiyetine de dikkat çekecek diye düşünüyorum. 

Belki işlerine gelmediği için bilim kurulları bunlardan bahsetmiyor olabilir şimdilik 

ama önümüzdeki süreçte bu temizlik daha da önem kazanacak. 

Yani nefsini ve şehvet canavarını tutan ve yönetenin kazanacağı yeni bir döngünün içine giriyoruz bu savaşta. 


Bu yazıyı yazarken sapkın bir grubun 15 yaşındaki kız çocuğuna yaptıkları istismarı okudum. Bu haberler ve bunların ifşası da bu yıldızın etkileri olarak okunabilir. 

Bu sapkınlığın ve bu sapıkların belasını bulacağı bir hukuk olmadığı sürece,

dünyanın başımıza yıkılmadığına ya da toprağın altımızdan kaymayışına şaşmak gerekir. 

Buna göz yuman ne sistemin ne yönetimin hayatta kalması da mümkün olmayacaktır.


KOÇ burcundaki Mars'ın Yeni Ay ile yaptığı üçgen açı da salgın sürecindeki 

sıkıntıları daha da agresif hale getirebilir. Çünkü burada denkleme giren 

Neptün Balık kare açısı "körlük" noktası, "yanılgı" noktası, 

her şeyin "karmaşıklaştığı" bir döngü oluşturacak gibi görünüyor. 

Çünkü Neptün de tıpkı Rasalhague yıldızı gibi 

zıtları birleştirebilen bir kuvvetin açığa çıkmasını istiyor ve zorluyor. 

Neptün menzilindeki Kavi esmasının doğru açığa çıkmasının tek yolu budur der, İbni Arabi. Üstelik Neptün'ün doğru yolu bulmak, kaybolmamak ve 

saf bir arayıcı olmak gibi bir

terbiyeyi gündeme getirmesi önemli bir ihtar olarak karşımızda duruyor.

TÜRKİYE HARİTASINDA YENİ AY

Hastaneler, doktorlar, çalışanlar ve sağlık sektöründe gerçekleşiyor Yeni Ay... yani 6. evde. 11. evdeki MARS ise salgın sürecinin hızlanması durumunda sağlık çalışanlarının

artan ve zorlanan çalışma koşulları karşısında,

 sabırlarının tükeneceği ve agresif tutumlar içine girebileceğini düşündürüyor. 


Neptün ise tepe noktasında (MC) ve bu süreç devletin yöneticilerinin de kafalarının karışacağı ve yönlerinin bulanıklaşacağı, kararsızlık ve zorlukların açığa çıkacağı görülüyor.

Üstelik müttefikler ile ilgili askeri hareketlilikler de bir hayli meydan okuyucu görünüyor. 

Haritaya bakılırsa, daha çok müttefiklerin gücünün baskın olduğu bir askeri süreç göze çarpıyor. 


Aralık 18'inde Mars'ın Baten KAYTUS yıldızı ile kavuşumu, düşmeler, darbeler, yıkım, talihsizlik ve zorluk gibi etkileriyle de gündeme oturunca, daha neler olabileceğini düşünemiyorum. 

Ama şu bir gerçek ki ahlaksızlık boyutundaki olumsuz işlerin,

 bu insanların yanına kalmayacağı bir ilahi nizamın işlediğini görüyorum. 

Özellikle Baten Kaytus yıldızının sembolizminden aldığım güçle inanıyorum ki

 bu insanları rezil edecek ve düşürecek bir darbe karşılarına çıkacaktır.

HAYY ESMASI - ŞEVLE MENZİLİ

Bu menzil zor işlerin başarılabileceği bir menzil olarak geçse de oldukça zorlayıcı ve sıkıntılı etkiler barındırır. Hayy esması ise burada tıpkı yıldızın işaret ettiği mana gibi,

temiz bir hayat içinde yaşamanın, Rabbin hediye ettiği nefesleri, 

nefsin aşırılıklarına, arzu ve isteklerine rağmen

O'nun rızasına uygun olarak harcamanın şuuru içinde olmayı anlatıyor. 

Güneş'in canlılığı ile hayatta olan insanoğlunun, her daim bu canlılık ve ruh ile 

manada da nefslerini temiz tutmanın gayesi ve savaşı içinde olmayı zorunlu tutar. 

Allah'ın sevgili kulları bu dünyada zorluk ve elem içinde olsalar da

ruhani lezzete ve nimetlere, Rabbinin lütuf ve ikramına nasıl bakıyorsa 

zorluklara da o gözle öyle bakar.


Bu menzilin kula mesajı; 

Gönlümüzdeki şifayı ve manevi canlılığı, temizliği ve ruhu 

hayata geçirmemiz... hayatın içinde Rabbin sunduğu ruhun güneşini kalbimizde ve bedenimizde ahlak olarak ortaya koymamız ve yaşamamız isteniyor. Yoksa bu yıldızın karanlık sembolizmi harekete geçtiğinde daha zor ve karanlık günler içine doğru ilerleyeceğiz demektir. Nasıl da mecburi bir tecride zorunlu bırakıldık,

tüm nefsani arzularımızdan bir anda zorla uzaklaştırıldık, 

düşünmek lazım. İnsanoğlu buna rağmen ahlaksızlıkta direnirse

tüm dünya ne ile yüzleşir acaba?

Bu felakette dahi Rabbin merhameti, kulunu temizlemesi ve onu koruması

açığa çıkmıyor mu? Ne dersiniz?


Zorların daha zorlaştığı bu süreçte daha çok yardım etmek, sadaka vermek,

tevbe etmek, hakiki bir pişmanlık içinde Rabbinize yönelmek O'nun rahmetini üstümüze çeker belki kimbilir?


Kolera günlerinde Goethe hastalığın insanları korkunç bir kabus gibi teslim aldığını gördüğünde Marianne von Willemer'e 9 Şubat 1832 de şu satırları yazar: "Burada, şehirde olsun, köyde olsun insan tehlikeyi savuşturmayı imkansız telakki etmişse artık eli kolu bağlanmıştır.

Bütün tedbirler iflas etmiştir. Dikkat edilirse, insanların kendilerini kahredici korkudan kurtarmak için şifa verici bir kayıtsızlıkla İslam'a atıldıkları ve Allah'ın akıl sır ermez emirlerine teslim oldukları görülür."


şöyle yazar mektubunda Bayan Louise Adele Schopenhaur'a "Burada kimsenin kimseye bir tavsiyede bulunması mümkün görünmüyor; herkes kendi kararını kendi vermeli. Esasen biz İslam'da yaşıyor ve bu şekilde kendimize cesaret vermeye çalışıyoruz" Zamanın dehası İslam ile müşerref...

Goethe'nin salgını anlattığı devir içinde

insanların Allah'a hatta İslam'a teslim oluşu ne kadar manidar...


vesSELAM...














AY REGULUS KAVUŞUMU GÖKYÜZÜNDE!


DOLUNAY DEVRİ

LEVHA: 1 Şubat 1985… FAİK ERDİŞ, yatakta elimi tutuyor… Bir ânda kalbim duruyor… Abdülhakîm Arvasî Hazretlerini düşünerek, hiç paniğe kapılmadan tevekkülle kendimi salıyorum… Şiddetle cezb ve bir ânda kayboluyorum… Bir ânda uyanmışım gibi gökteyim… Yol alırken Ay ve yıldızlar… Dikkat edince, AY’ı GÜNEŞ’e benzetiyorum… Gecede yıldızlar ve Ay renginde Güneş… İçime MAVİ AY doğuyor… Aklıma, bir gece odamda resim yaparken, MAVİ GÜNEŞ’in çok tesirli bir ilhâmla görünüşü geliyor ve içinde bulunduğum durumun onun gerçeklenmesi olduğunu düşünüp hayret ediyorum… Ve hatırıma, Üstadım’ın “Her gece rüyâmı yazan sihirbaz / Tutuyor önümde bir mavi ışık!” mısraları geliyor… O ânda gerisin geri yatak odasının penceresindeyim ve ÇATI’nın SAÇAĞI’ndan göğü görürken yataktayım… Uzaktan kumandalı oyuncak gibi, karyolanın ayak ucuna savruluyorum… Zeyn-âb beni teskin etmek istiyor ama, ben cezbenin kesilmemesi için bir davranışta bulunmuyorum… Yere yuvarlanıyorum… Dört ayak giderken cezbe kesiliyor… İki kişi kollarımdan tutup sanki beni götürecek… Yerde bir KEDİ var… Gitmemek için direniyorum… Önümde ANNEM var… Götürülmek gerektiği üzerine bir şey söyleyerek, yürüyor!.. "


Salih Mirzabeyoğlu - Ölüm Odası b Yedi - 268


Çalışırken birden karşıma çıkan bu Levha ile sarsıldım. Çünkü Salih Mirzabeyoğlu 
"Mavi Güneş" ten bahsediyor ve tam da şu saatler Ay Regulus ile kavuşumda. 

"Mavi Ay" ve "Mavi Güneş" metaforlarıyla hem gökyüzünün fenomenlerini hem de 
manalarını birlikte zikrediyor. 

"Mavi Güneş"i yansıtan "Mavi Ay" da Regulus'tan başkası değil. Çünkü Regulus yıldızı hem mavi hem de bizim Güneş'imizden 300 kat fazla hacme sahip genç bir yıldız...

Regulus Pers'lerin gökyüzünde Kraliyet yıldızlarından biri olarak gözlemledikleri, 
ayrıcalıklı dört kraliyet yıldızından biri...

Hem kralları, krallıkları hem de mananın kutuplarını temsil eder bu dört kraliyet yıldızı...

İşte Salih Mirzabeyoğlu da bu kutbun Mürşidinin cezbesi ile sarsılıyor
ve işaret ediyor bize kim olduğunu..!

Muktedir esmasının kuvveti ile ...

Kamer Menzilleri - Ayşegül Ahfa

5 Haziran 2020 Cuma

YAY BURCUNDA AY TUTULMASI - KALB BİLGİSİ

AKLI VE KALBİ DİRİLTEN BİLGİ!




Tutulmanın asıl fenomeni AY elbette ve onun ortaya çıkardığı konular... Ay Yay burcunun 15. derecesinde, İkizler burcunun 15 derecesindeki Güneş ile tam karşıtlık yaparken, Dünyanın araya girmesi ve Güneş ışınlarından Ay'ı mahrum bırakması tarih boyunca insanların yeryüzünde önemle izlediği bir hadise olmuş. Şamanların dini ritüellerinden, bilim adamlarının gözlemlerine ve etnik pek çok efsane ile bu doğa olayı Yer insanlarını hem psikolojik hem ilmi hem fikri seviyede etkilemiş. 
.
Mistik Astrolojinin babası İbni Arabi hz gökyüzü hadiselerinin, Evrenin ve İnsanın yaratılışındaki gizli bilgiler olduğunu ve bu terbiyenin insandan başlayarak tüm kozmosa yayıldığını, esmalar ve yaratılış mertebeleri ile anlatır.Hem felsefi anlamda hem ilmi ve fikri sahalarda önemli bir çıkış yapar. 
.
İbni Arabi'nin Mistik Astrolojisi Batı dünyasının ilim adamlarınca incelemelere tabi tutulur.Bu inceleme sadece astrolojinin manevi açılımları değil,fikri anlamda da çok değer katmasıyla önem kazanır. Bu değerler aynı zamanda "gelenelsel - tradisyon" akım üzerinde çok tesirli olur.Artık Batılı ve Doğulu bilim adamlarınca onun çığır açtığı;

"evrenin sırları ve yaratılış hakikatleri" yani "FUSUSU'L HİKEM ve FUTUHATI MEKKİYYE" okunan, şerh edilen ve üzerinde tartışılan ciddi fikri ve felsefi konular haline gelir. 
.
Astroloji ilmi için bulunmaz bir kaynağın da kapılarını açmış olur bize.Vahyin kaynağından kopmuş, oradan oraya savrulup pek çok batıl ve putperest anlayışın sembolizmi haline gelmiş olan Astrolojiyi, abuk sabuk düşüncelerin anlayışından, bozuk itikatları temsil etmekten kurtararak temizlemiş, Bir ve Tek Rabbin terbiyesini anlatan fikri yeniden diriltmişti Muhyidddin İbni Arabi hz. 
.
Elimden geldiğince bu fikir çizgisinden sapmadan dosdoğru olana ulaşmaya gayret ederek bu çizgi üzerinden yorum yapmaya çalışmakta ve halen okumakta, araştırmakta ve bu manaların fikri açılımlarını kurcalamaktayım. 
.
Evet bu bir tutulma yazısı.Tam da tutulmanın ana fikri ve hattı üzerinde ortaya çıkan bir yazı.Doğru ve hakiki bilgiye ulaşma kaygısı ve çabası içinde olmamızı, yanıltıcı, aldatıcı, spekülatif, popülist, dedikodudan öteye geçmeyen bilginin değil, aklı ve gönlü dirilten bilginin aşığı olun. 

Ayşegül Ahfa



26 Nisan 2020 Pazar

URANUS BOĞA BURCUNDA - SERATAN MENZİLİ




#Uranus #Boğa burcuna geçtiğinden beri, özellikle Seratan menzilinde #Seratan yıldızı ile kavuşumu; üst üste yıkımlar, ölümler, depremler ve savaşların eşiğinde geçiyor.Bulunduğu menzil -İbn-iArabi hz. nin bildirdiği üzere- "İlk Akıl - Kalem" mertebesini anlatıyor.Yaratılışın ilk aşaması olarak belirlenen bu aşamada "Saf Fikrin", oluşum ve gerçekleşme, yani maddi alemde #suret bulabilmesinin ilk aşaması "AKIL" devrededir.
.
.
Ama tabii bu sizin kendi aklınızla kıyas dahi edemeyeceğiniz "Yaratıcı Akıl"dan başkası değil.#Bedii esmasının bu menzilde yönetici olması da tesadüfi değil.Her şey Rabbin "Kün - Ol" emriyle başlar.Ve #kalem "Levhi Mahfuza" yaratılmışlar aleminin tüm sırlarını yazar!
.
.
Uranus astrolojide işte bu "yaratıcı aklın emrindeki aklı" sembolize eder.İnsanın o üstün ve benzersiz -Bedii- yaratıcı akla erişme çabası olarak şekillenir Uranus... Beyhude bir çaba oysa,O'na #iman etmeyen ve #teslim olmayan aklın, üstün ve benzersiz - Bedii- yaratma gücüne sahip Akla ulaşma ya da sahip olma çabası... .
.
Elbette #fikir dünyası bu akla ulaşmaya çabalayan "hür" akılların aksiyonlarına ve çabalarına #şahit olmuştur."Herkesden ve her şeyden özgür" olmadan erişilebilecek gibi değildir bu makam.Öyle de olur. Ama gel gör ki bu düşünürlerin de en büyük handikapları işte bu kendi benliklerinde takılıp kalan "hür akıl" olmuştu.
.
.
"Akıl Çağı" adını koymuştu romanına #Sartre...ve "Varoluşçuluk" felsefesi, özden önce gelen varlığın aksiyonu ile varoluşu, bu dünyada bir "gerçeklik" kazanıyordu.Haklıydı evet!Varolmanın muhteşem kuvvetini yapabileceği en yüksek #amel - #eylem - #aksiyon ile göstermeliydi İnsan...Seçimleri ile kaderini çizmeliydi.Öylesine haklıydı ki ama "iman" mertebesindeki "akıl" ile konuşan hz. Ali'nin şu kelamına denk gelseydi ne düşünürdü acaba? .
.
."Herkes sonundan korkar. Oysa ben başından korkarım!"
.
.
İşte şimdi bulunduğumuz #çağ Uranus'ün tüm akıllara meydan okuyan duruşuna sahne olacak.Artık son kozlarını oynayacak insan aklı ve ulaşmak istediği tüm zihinleri kontrol etme arzusunun zirvesinde kendi helakini seyredecek.Çünkü imansız bir aklın tüm akılları ve zihinleri esir aldığı bu çağın vahşetine "dur" diyecek fikrin şahlanışına gebe...

22 Nisan 2020 Çarşamba

YENİ AY BOĞA BURCUNDA... FİKİR KUVVETİ



"FİKİRLERE KURŞUN İŞLEMEZ!"

🌙 Yeni Ay Boğa burcunda "Seratan" menzilinde ve "Seratan" yıldızının kavuşumu ile giriyor. Koç takımyıldızının "sağ boynuzu"nda bulunan bu yıldız Mars -Saturn doğası ile; yaralanmaları, yenilgiyi, yangını ve savaşları anlatır. Özellikle düşünmeden hareket edildiğinde açığa çıkan tehlikeleri de sembolize eder. .
.
⭐ Bu menzil "İlk Akıl" ve "Kalem" mertebesini anlatır. Bu menzilde kararlar almak yeni başlangıçlar için harekete geçmek uygun görülmemiş. Bu menzilin aklın, fikrin ve kalemin sembolü olduğu da düşünülünce, düşünmek, yazmak, planlamak ve aklı - fikri kullanarak hareket etmek verimi ile çalışır. .
.
🦀 Seretan anlam olarak " Yutmak", "Yengeç" ve "Kanser" anlamlarına gelir. Burada dikkatimizi çeken şey, mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu'nun da "Ölüm Odası"nda sıkkça bahsettiği, ingilizcede "Cancer - Kanser" kelimesinin de "Yengeç" demek olduğu... .
.
 Ayrıca bu sembolizmde hem Yengecin kıskaçları hem de Seretan yıldızının Koç'un boynuzunda olması da bu yıldızın "Akıl" "Şuur" ve "İlk Akıl"  ile bağını ve manasını daha da kuvvetlendiriyor. .
.
 Çünkü gerek Koç'un boynuzu gerekse Yengecin kıskacı "Hilal" formundadır. Ve bu dereceler içinde Boğa burcu "yücelimde" kabul edilir. Sebebi ise, düşünce, tefekkür ve şuur seviyelerinin insan bilincinde üst katmanlara ve verimlere ulaşması beklenir. .
.
 Bedii esmasının yönettiği bu menzil "benzersiz güzellikte yaratma kuvveti"ni anlatır Rabbin... ve bu menzil "İlk Akıl" mertebesini ve yaratılışını temsil eder. Akıl olmadan  yani namı diğer "Kalem", hiç bir şeyin yaratılışa ilerlemesi de mümkün olmayacaktı. O yüzden bu menzil yaratma safhasının ilk aşamasını temsil etmesi itibarıyla "İlk Akıl - Kalem" harekete geçmeyi ve eylemi değil, düşünme ve tefekkür kuvvetinin her eylemin en büyük yaratıcısı olduğunu bize ihtar eder!
.
 Fikir kuvveti olmadan eylemin, hareketin ve hiç bir "oluş"un mümkün olmayacağını biliriz. V For Vandetta filminin mithiş repliği ile bitireyim sözü;

  "FİKİRLERE KURŞUN İŞLEMEZ!"
.
.#astroloji #astrolojigünlüğü #kamermenzilleri #ay #boğaburcu #seratan #menzil #yıldız #sabityıldız #bedii #esmaülhüsna #akıl #fikir #kalem #eylem #koç #boynuz #yengeç #kıskaç #hilal #yeniay

16 Nisan 2020 Perşembe

AY KOVA BURCUNDA



DUYGULARIN VE HİSLERİN ÖZGÜRLÜĞÜNDE KANATLARIM!

  "Sanatçı, kendini bu başkalarına gidip gelme ile yoğurur: Vazgeçemediği güzellik ve kopamadığı topluluk arasındadır."

   Ay burcu Kova olan Albert Camus ile giriş yaptım. Hem kopamadığı toplumu hem de güzellik arayışını özgürce gerçek kılma arzusu peşinde olan bir düşünce adamı ve yazar. Duyguların ve hislerin özgürce ve baskı olmadan "güzelliği arama" gerçekliği peşinde... Bu güzellik her şeyden bağımsız kalmayı başaran ruhların göğsünde açar ve
öyle bir şekilde canlanır ki toplumun da özünde özgürce onu aramasını arzu eder Albert Camus... Ve bu anlamıyla tam bir Ay Kova'yı anlatır.

   Ay Kova burcunda ve hava elementinde iken duygular zihnin derinliklerinde aklını ve mantığını kullanır. Sadece hissetmez Ay Kova... düşünmeyi seçer. Duygularını ve hislerini düşünceleriyle disipline eder. Soğuk gelir kimi zaman... kimi zaman uslanmaz bir asi... kimi zaman özgürlük hissinin zihnini alabora ettiği düşünce adamlarının izinde, duygularını ve hislerini, okuyarak ve düşünerek geçirir. Entellektüel duygular ve hisler onun doğuştan sahip olduğu yeteneklerdendir. Sonradan entellektüel olunmaz ya... sanatçı gibidir entellektüel de. Hamurunda karılmış bir maya gibidir okumak ve düşünmek. 

   Ay Kova insanı, iç dünyasında bir "Yabancı" gibi hisseder kendini tüm insanlara karşı. Her şeyiyle farklı ve yabancı hisseden duyguların karmaşası yüzünden, hem topluma karışma arzusu hem de uzak durma hali, aynı anda yaşadığı duygular ve hisler bütünüdür. Sanki o dünyaya başka bir yerden atılmış bir "sürgün" hayatı yaşar. Anlamaya çalışır herşeyi... ve insanların ona karışmasından nefret eder. Kendine ait ve özel duygularına kimsenin uzanamayacağı kadar uzak durur. Bu "sürgün" dünyada "özgürlük" her şeydir! Bazen duyguları öyle soğur ki hissizleşmiş hisseder kendini... Hissizlik belki de en büyük özgürlüktü kimbilir..?

   Bu yüzdendir Ay Kova insanı hem bulunduğu ortamın içinde hem de olabildiğince dışındadır. Entelkektüel ortamlar, topluluklar içinde yakınları ile birlikte gibidir. Duyguları ve hisleri bu bilgileri paylaştığı insanlarla tatmin olur ancak. Duygu ve hissi tatminkarlık yaşama arzusu ile zeka ve bilgi seviyesine uygun kadınları sever ve tercih eder. 

   Bir o kadar da yalnızlık ve tecrid duygusuna sahiptir. Karıştığı ve aile gibi sevdiği kadınlar ya da arkadaşlardan uzak kalma ihtiyacı da duyar. Öğrenme, okuma ya da yazma zamanı gelmiştir. Soğuklaşır. Mesafe koyar. Belki de Ay en çok bu burç içinde, öğrendiği her şeyi zihninde ve hafızasında yer edecek şekilde, kendi duygularını bir kenara bırakarak bu kadar rasyonel davranabilir. 

   Ay Kova burcu duygusal mutluluğunu, özgürce  duygular ve ilişkileri yaşamak üzerine bina eder. Herhangi bir baskı mutsuzluğa sebep olur. Sevdiğini düşündüğü birinden aniden soğuyabilir, uzaklaşabilir ve mesafe koyabilir.

   Peki ya duyguların kendisi? Onların bizzat kendisiyle yüzleşmek... bu mümkün müdür onun için? Herhangi bir yazarın ya da romanın etkisinde kalmadan kendi saf duygu ve hisleriyle ne zaman yüzleşecek ya da bunu başarabilecek mi? Bunu başarabilmesi ancak her şeyden bağımsız ve özgür kalmayı başarabildiğinde mümkün olur. Bu mümkün olduğunda artık zihninde,  hafızasında ve duygularında özgürce kendini tanıyabilecek ve her şeyden önemlisi kendi duygularıyla yüzleşebilecektir.

1 Nisan 2020 Çarşamba

YENİ AY KOÇ BURCUNDA; YAŞAM SAVAŞI !

 

   Bir insanın zihnini  ele geçirdiğinizde rüyalarını da çalmış olursunuz ve hayallerini ve duygularını ve hislerini... Bu zamanın en korkunç kabusu işte bu... Rüyalarına kadar çalınmış, kopyalanmış, yapıştırılmış hissiz insanlar..! Ne istiyorsunuz diye sorsanız, hepsi neredeyse birbirinin aynı kaşı, gözü, yüzü, mimikler vb niteliklerini birbirlerine kopyalayıp yapıştırmış o komik ifadelerinde, bir robotun dahi daha dahiyane ve sıradışı fikirler sunacağı ve anlatacağı, çıkarımlarda bulunacağı muhakkak. İnsan kendi orjinal yaratılışını kaybedip, kendisine cazip bir şekilde dayatılan yaşam biçimini, zevkini, hissini, anlayışını nasıl olur da duyarsız ve ruhsuz, kendine ait bilincini kaybetmişcesine terk edip, tek model, tek tip, tek zevk üzerinde yaşamını inşa eder ve tüm zevk ve hislerini kaybedip, kendi hayallerine sırtını döner de, başkalarının kendisine sunduğu hayallerin peşinde koşar..?

   İnsan dediğimiz ve bünyesinde tüm zıtlıkları birlikte barındıran ve kainatta ne varsa hülasa kendinde toplayan bu müstesna yaratık nasıl bu hale geldi? Evet "İnsan"... Yeni AY bize "İnsan" makamını temsil eden bir menzilde "Merhaba" diyor. Yıllardır bahsini ettiğimiz modern köleliğin bizi götürdüğü en son noktaya doğru hızla ilerlerken, dengesini kaybetmiş çağın zulümde ve baskıda da çok modern teknikler üzerinde, bize cicili bicili ambalajlar içinde sunduğu zehri "Pamuk prenses" edasında naif ve kırılgan bir nezaketle yemek de mümkündü ama... malesef günümüz insanı bu vahşi kapitalizmin eteklerinde bu cicili bicili paketlerdeki zehirlerin tamamını, birbirini yok edercesine, ezercesine vahşice tüketiyor. Ben buraya nerden mi  geldim?

YENİ AY ŞABAN... ALLAH SEVGİLİSİ'NİN AYI...HZ. İNSAN!

   Yeni Ay 04 derece 12 dakika ile KOÇ Burcunda ve Kamer menzilleri cihetiyle de "iNSAN" makamını anlatan Fer'ul Muahhir menzilinde aktif oluyor. el Camii esması ile bu menzilde, Allah'ın yaratma kuvvetinin tamamının toplu olarak "İnsan" ile açığa çıktığından bahseder, İbni Arabi hz. Hatta buna işaret eden ayetin Sa'd suresi 75. ayette geçen "iki elimle yarattığım" ifadesiyle insanın yaratılmışlar içinde gücün tamamını temsil ettiğine dikkat çeker ve insanın bu güç ile donatılarak yaratıldığı bir menzil olduğunu anlatır. 

TÜM BU VASIFLARI KEMAL MERTEBEDE KENDİNDE TOPLAYAN İNSANDAN KASIT HZ. MUHAMMED AS'DIR. İNSANDAN KASIT O'DUR! ALLAH DOSTLARI VE MÜTEFEKKİRLERİN HEM FİKİR OLDUĞU HAKİKAT DE BU...

   Şaban ayı Allah'ın Sevgilisi'nin madde ve manada kuvvetlerinin açığa çıktığı bu menzilde kendini göstermesi bir tesadüf olmasa gerek. İnsanın yaratılışındaki kuvvete dikkat çeken Ay, insanda toplu olarak bulunan tüm hakikatlerin beyanı ile birlikte, insanın insan olarak bu kuvvetleri kuşanması ihtarı var. Neden mi ihtar? Çünkü insan olarak, bu kuvvetleri üzerimizde taşımak ve kuşanmak yerine, insanı çirkin emellerine peşkeş çeken yönetimlerin kuyruğu hatta kölesi olmayı kabul etmiştir insanlar. 

   Allah'ın Sevgilisi'nin insanlığa bıraktığı emanet ise; güzel ahlakı yani insanın güzel yaratılışını ve güzel davranış biçimini korumaktan başka bir şey değilken... geldiğimiz durum insanın yaratılışta kendisine verilen güzellikleri alt üst etmesi ve insani vazifelerini ihmal ve ihlal etmesi olmuştur. Oysa Sevgili bu güzelliğin ve davranış biçiminin korunması için gerekli ihtarlarda bulunmuş; 

"Kim bir kötülük görürse onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle gücü  yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye gücü yetmezse, kalbiyle buğzetsin ki bu da imanın en zayıf derecesidir"

İmanın en zayıf derecesi buğzu da yerine getiremeyenin, sanırım imanı da tehlikeye girmiş oluyor bu durumda... Aslında menzilin konumu Şaban ayında zuhur etmesi sebebiyle hem bir müjdeyi hem de bir fırsatı önümüze sunuyor. Sevgili'nin ayı olan bu ayı hem ilmi, hem fikri, hem kalbi, hem bedeni tüm seviyelerde şuuru ve idraki kuşanmayı zorunlu kılıyor. 

   Nedir bu şuur; "insani hakikatin ve şuurun" korunması ve muhafaza edilmesi... Yani insana verilen tüm kuvvetlerin yine insan eliyle korunması için gerekli olanı yapması... Neden? Çünkü bu dönemde insanın bizzat kendisine saldırı var. Ve bu saldırı insanın maddi ve manevi tüm dinamiklerini hedef alıyor. İnsanın bu cihetle meydana gelen tüm bu tehdit ve saldırılara karşı uyanık bir tavır içinde kötülüğü def etmeye yönelik emri de gerçekleştirmesi zorunlu bir  davranış ve ahlak olarak ortaya çıkıyor. Ya elimizle müdahale edeceğiz ya dilimizle, kalemimizle ya da daha zayıf bir imanla buğz edeceğiz!

KOÇ BURCUNDA GÜNEŞ VE AY

   Zihni, hafızayı, geçmişi, anneyi, vatanı, halkı, kadınları, duyguları, hisleri sembolize eden Ay Koç burcunda... 

    Koç burcu insanda "başı" temsil eder. Yani bir nevi  vücudun yöneticisi olan bölge... Koç burcu bireyin "ben" dediği  ve savaşçı edasında kendisini ortaya attığı iddialı tutumları anlatır. Kendi düşüncesinden başka düşünceyi adeta duymayan ve kendi bildiğini okuyan ve hızlı hareket etmeyi seven sabırsız Koç burcunun kendine odaklı dünyası çoğunlukla "bencil" bulunur. Burada İnsan "BEN" demeyi ve gözü kara bir mücadeleye korkusuzca atlamayı öğrenir ve bilir. Yaşamı bir savaş ve mücadele alanı olarak görür Koç burcu... Yaşam mücadelesi!

MARS OĞLAK BURCUNDA

    Bu mücadele alanında nasıl hareket ettiğini anlamak için, Mars'ın bulunduğu burç ve dereceler bize açığa çıkacak hareket sahasını anlatır. Mars 25 derece 32 dakika ile Oğlak burcunda Jüpiter, Pluto ve Saturn ile kavuşum dereceleri içinde bulunuyor. Oğlak burcu Marsın yüceldiği ve kuvvetli olduğu bir burç ama toprak elementinde  Jüpiter ve Pluto kavuşumu ile açığa çıkacak olumsuzlukların şiddetlenebileceği bilgilerini veriyor. Üstelik Mars'ın Terebellum yıldızı ile yaptığı kavuşum; bir hayli agresif, hedefine odaklı ve o hedefe ulaşmak için her türlü saldırganlığı gerçekleştirebilecek bir gücü  de açığa çıkardığı görülüyor. Sırf emellerini gerçekleştirebilmek için açığa çıkan bu durum, insan olarak bizi daha uyanık ve ortaya çıkabilecek her olumsuzluk için daha güçlü olmayı zorunlu kıldığı ya da bu ihtarı başımıza vurduğu bir dönemin içindeyiz. 

    Zaten var olan ve olumsuz biçimde gelişen bu sürecin en büyük müsebbibi yine insanın kendisi... İnsan olarak Rabbinin kendisine sunduğu maddi manevi kuvvetleri kullanmayıp, bunları olabilecek en kötü şekilde harcaması, bu korkunç dönemi ızhar etmiş görünüyor. 

    Pluto Oğlak burcuna girdiğinden beri tüm astrologların "Yeni Dünya Düzeni" ile ilgili büyük dönüşümleri öngördüklerini okuduk hep. Bu süreçte Pluto'nun gizli ve yer altından işleyen etkisi ile devletlerin ve yöneticilerin bu dönemde içten içe birbirleriyle görünen ve bilinen şeylerin dışında olumsuz ve kötü yapılarla bağ kurduklarını ve bunların sonucunda halka ve devlete pahalıya patlayan son derece ölümcül sonuçları açığa çıkardığına şahit olduk, oluyoruz. Düşmanlıktan başka sonuçları olmayan ortaklıklar ülkeyi ve halkı daha kötü cehennem gibi ölümcül günlere sürüklüyor.

   Oğlak burcunun sistemleri, yönetimleri, politik yapıyı, şirketleri ve yeryüzünü sembolize ettiği düşünüldüğünde Pluto sembolizminin devletler, şirketler, yeryüzünün şekli ile ilgili geri dönüşü olmayan bir sürece girdiği aşikar... Özellikle son bir senedir Saturn ile yaptığı kavuşumda toprak elementinde açığa çıkan depremler ve askeri operasyonlar ile gündemi şiddetlendirdi. Pluton'un bulunduğu menzil hem Mümit esması ile ölümü, hem de "toprak" mertebesini işaret etmesi ile olumsuz sürecin daha da hızlanması da bir hayli dikkat çekici... Bu süreç içinde ölümler ve yıkımlar artarak, depremler ve sınır ötesi operasyonlar ülkeyi geri dönülmez sonuçlar ile yüzleşmesine neden oldu. 

NİSAN AYI JÜPİTER PLUTO KAVUŞUMU OĞLAK BURCU

   Mart ayının son haftasından başlayarak aktif olacak bu açı Nisan'ın ilk haftasında güçlenerek devam edecek. Venüs'ün de dahil olduğu bu süreçte Venüs ile üçgen açıda olan Jüpiter Pluto kavuşumu... 

   Venüs'ün Algol yıldızı ile kavuşumu; felaket, şiddet ve hastalık etkilerinin yanısıra, Algol yıldızı şifa ve iyileştirici güç olarak değerlendirilebilirse, bazı olumlu gelişmelere şahit olacağımız ama yine de Mars etkisi  sebebiyle hastalığın ve şiddetin de hız kazanacağı ve kolay kolay yavaşlamayacağı görülüyor. Hatta bu dönemde kötü  arzular ve niyetlerin şeytanlar tarafından güçlendirilip destek bulabileceği de gözden kaçırılmamalı. Olumsuz bir şekilde yükselen kötü şiddet eğilimlerine karşı da tedbirli olmakta fayda var. 31 Martta aktif olacak Algol yıldızı sembolizmi ile, daha dikkatli, daha koruyucu ve muhafaza edici  özelliklerimizi aktif etmemiz, temkinli olmamız gerekebilir. Hastalığın umulmadık bir hızla yükselişe geçmesi muhtemel bu zaman dilimlerini, evde kalmakta daha muhafazakar bir tutum içinde olmakta fayda var. Allah'a sığının ve şeytani olarak açığa çıkacak tüm saldırılara karşı da uyanık olun. Maddi ve manevi korunma kuvvetlerinizi gerek sadaka, gerek dua, gerekirse birebir yardım ve mücadele şeklinde değerlendirin.

   Jüpiter Pluto kavuşumunun acımasızlığını Sue Tompkins; "eğer bütünün daha büyük bir iyiliği  söz konusuysa, ölüm ve cezalandırmanın kabul edilebilir olduğu" düşüncesini anlatır ve Margaret Thatcher örneğini verir. Yapmak ve harekete geçmek söz konusu olduğunda bu kavuşum ile bu süreçte açığa çıkacak yeni reformlar, yaptırımlar gündeme gelecek gibi duruyor. Çok büyük ve gizlenen sırların da gündeme geleceği.. yeraltı kaynakları ile ilgili, şirketlerin dünya gündeminde para kaynakları ile ilgili, finans kurumlarının çalışmalarında yenilikler ve yeni yaptırımlar mecburi ve zaruri bir durum olarak karşımızda bulabiliriz. 

Sürecin Yöneticisi Saturn Kova Burcunda

   Hem toplumun içinde hem de birey olma süreci Kova burcu ile anlatılır. Kova burcu toplumun ve insanlığın hayrına ya da faydasına olacak fikirler, düşünceler ve buluşlar peşindedir. Hem toplumun içindedir hem de bir o kadar toplumdan tecride ihtiyaç duyar Kova burcu. Saturn'ün yönetici olduğu Kova burcu bireyin gelişimi için gerekli sınırlar, kurallar ve yeni yönlendirmelerin gündeme geleceğini, hatta teknolojik anlamdaki  gelişmelerin özgürlüğüne düşkün bireyin hareketlerini kısıtlamaya yönelik sıradışı ve beklenmedik gelişmeleri gündeme taşıyabilir. 

   Bunun nedeni Uranus'ün Boğa burcunda Saturn ile kare açıda zorlayıcı bir etki ile hareketi... Hatta sürekli konuştuğumuz ve anlattığımız insanlığın çiplenmesi konusu, yapay zeka ve robotlar gündemde yavaş yavaş yerini alarak modern köleliği teşvik edecek yaptırımları gündeme taşıyabilir. Ya da bu ve buna benzer konular digital bir çağın başlangıcını, digital paranın gündeme gelişini ve devletler düzeyinde pek çok yaptırımla karşımıza çıkan konular içinde olacak bu sene içinde... 

   İnsanın varlığını her şekilde tehdit eden ve gözü kara her türlü çirkin oyunlarla ve sistematik şekilde insanı esir etmeyi planlayan yeni sistemin acımasızlığına karşı hazırlıklı olmak zorundayız. Salgın bahanesiyle üzerimizde kuracakları baskı şimdiden, bir daha hiç bir şeyin eskisi gibi olamayacağının bir haberi gibi...

   Kapitalizmin doğduğu yıllarda da Pluto'nun Oğlak burcunun son derecelerinde oluşu ve Saturn ile kare açısının yanında,Uranus ile üçgen açısı olması ve Mars'ın sextil bir açıyla sürece destek vermesi ilginç... Aynı olması mümkün değil ama benzer kuvvetlerin yine yakın diyaloglarda oluşu dikkat çekici elbette. Şu anki yeni düzenin ayak sesleri yine Pluto Oğlak son derecelerinde açığa çıkıyor ve Pluto Oğlak süreciyle açığa çıkan Kapitalizm yine bir Pluto Oğlak transiti ile çöküşte! Elbette çöküşün fenomenleri de tıpkı çıkış zamanı gibi Saturn, Uranus ve Mars... tabii farklı biçim ve konumlarda şimdi de bir sonun hikayesini yazıyorlar. Yeni bir başlangıç için..!

   Peki bu başlangıç hikayesini kim yazmalı? Kaderimizi bu sadist insan düşmanı sistem kuruculara mı bırakacağız? Tüm bunlara sürü psikolojisi mecburiyeti içinde mecbur bırakıldığımız ya da kendi rahatımızı bozmadığı için sessiz mi  kalacağız? 

   Bakınız size ibretlik bir hikaye önereceğim. Mutlaka okumanızı tavsiye edeceğim bu hikaye Çehov'dan... Döneminin çarlık Rusya'sının baskılarını, gelişigüzel insanların içeri tıkıldığı, insani değer ve düşüncelerin hiç bir kıymetinin olmadığı bir dönemden... Tüm bu baskılar kendine zarar vermediği sürece sessiz kalan bir memurun, bir  doktorun trajik hikayesi... 
    
ANTON ÇEHOV'UN "ALTI NUMARALI KOĞUŞU"NDA SIKIŞAN İNSANLIK


    İçinde bulunduğumuz durum ve korkunç kaos, zamanın dönüp dolaşıp insanın buhran yaşadığı zamanları önümüze yepyeni  formatla bırakıyor. Her gelen buhran bir öncekini aratmayan daha yüksek seviyelere çıkarak karşımıza dikiliyor. 

   Anton Çehov "İnsan"ın kendisine mahsus buhranı ve dramını anlattığı bu hikayede; düşündüğü için ve biraz dengeyi kaybetti diye akıl hastası olarak  altı numaralı koğuşa cebren atılan İvan Dmitriç'in mecbur bırakıldığı sefil hayatı için özgürlük isteyişine, doktoru Andrey Yefimiç hariçten gazel okuyan şu düşünce ve felsefeleriyle eşlik ediyordu;

    "Andrey Yefimiç;
   "Sıcak ve rahat bir oda ile bu koğuş arasında en ufak bir fark yoktur," dedi. "İnsanın huzur ve hoşnutluğu onun dışında değil, kendi içindedir."
     "Yani, nasıl?"
     "Sıradan bir insan iyiliği ya da kötülüğü dışardan, yani bir faytondan, bir çalışma odasından bekler, düşünen insan ise onları kendinden bekler"

   Bu düşüncelerini bir doktor edasıyla hiç bir zorluğu ve sıkıntıyı tatmamış ezber felsefesiyle ve inancıyla karşısındakini hiç anlamadan anlatan doktorun, bir anda İvan'ın durumuna düşmesi ve cebren altıncı koğuşa tıkılmasıyla perişan oluşunu izliyoruz. İvan'ın başına gelen zulmün kendisine bulaşmayacağını sanan bilge doktor, sessiz kalışının ve insanlık adına bir insanın özgürlüğüne gerçek bir katkıda bulunmayışının cezasını kendi  hayatıyla ödüyor. 

   Hiç bir düşüncesi ve felsefesi işe yaramayan bu ezberci doktorun sadece kendi rahatını ve konforunu bozmadan ahkam kesen tavırları ile içimizdeki konfor düşkünü insanı nasıl da resmediyor!

   Ve hikayenin sonu bir hayli dramatik... Bizler de kendi dünyamızın konforunu bozmak yerine düzen ile anlaşmayı ve uyum sağlamayı tercih ettik. Ve şimdi hiç itiraz etmediğimiz bu düzenbaz düzenin bizi nasıl da evlerimizde hapsettiğini izliyoruz. Kendimizi mistik ve felsefi yaklaşımlarımız ile kandırdık. Ne elimizle ne dilimizle ne kalbimizle müdahalede bulunmadık. Müslüman mütefekkir Roger Garaudy ne diyor bir bakın;

"Kanaatim şudur: Eylemsiz bir mistisizm veya tasavvufi  hayat, kupkuru bir kişisel tapınma içinde kaybolur gider, tasavvufsuz bir eylemse, hayvanca ve gaddarca bir eyleme dönüşür"

       İşte şimdi biz de insanlar olarak düzenin mahkum ettiği ve hariçten gazel okuduğumuz tüm hastalıklar, mahkumiyetler ve ölümler ile tehdit ediliyoruz. inancımız, düşünce ve felsefelerimizle, sıkıntıların, zorbalıkların tam ortasındayız. Bir virüs ile evlerinde hapis haline getirilen insanlar, şimdi bu modern koğuşların içinde ölüm korkuları içinde yaşam savaşı veriyorlar. Hepimiz Anton Çehov'un "Altı Numaralı Koğuşu"nda sıkışıp kalmış, özgürlüğümüzü nasıl geri alacağımızı bilmeden beklemekteyiz. Üstelik çok eğlenceli teknolojik oyuncaklarımız ile modern köleliği dikte eden yönetimlerin, sanırım şu süreçte bize "ölümü gösterip sıtmaya razı eden" tutumunun, karşımıza ne türden despot tekliflerle çıkacağını merakla beklemekteyim.Ve özgürlüğünü isteyenlerin karşılaşacağı mecburiyetler neler olacak dersiniz? 

   İşte bana bunları anlattı Yeni Ay ve Gökyüzü konumu...






















                    HİCRİ YILBAŞI - YENİ AY YENGEÇ BURCUNDA YENİ AY YENGEÇ BURCUNDA ALHENA MENZİLİNDE     Güneş Ay kavuşumuna -Yeni Ay- eşli...