YAY BURCUNDA YENİ AY VE BİR GÜNEŞ TUTULMASI
GÜNEŞ VE AY HAYY ESMASININ IŞIĞINDA YENİLENİYOR
Şehit mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu'nun meşhur bir sözü var ;
"Bir zorlukla karşılaştığın zaman, o zorluğun ta gözünün içine bakabilmelisin" der.
Cesaretin ötesinde daha yüksek bir kuvvet ile söylenmiş bir söz bu.
Canavarına hükmetmeyi bilen insanın, zıtları birleştirme kuvvetine ve keşfine ermiş
bir insanın... manevi kuvvetle söylemiş bir insanın ruhu var bu sözde!
Hayır hayır bir melek değil bunu söyleyen ama o meleğin ruhunu yakalamış insan ruhunda ve taşımış kalbine, nefsinin tam da hükmettiği noktada...
ruhun sırrını da alıp esrarla harmanlanmış bir insan sözü!
Neden bu kadar üzerinde durdun demeyin. Tüm bu açıklamalarımda
Yeni Ay'ın sırrı yatmakta...
Çünkü Güneş ve Ay kavuşumunun (Yeni Ay) 23 derece ile
RasalHague yıldızı ile kavuşımu, bu gücün açığa çıkmasını murad ediyor.
Bu yıldız Alpha Ophiuchi - Yılan taşıyıcısı - Yılan toplayıcısının "Başı" anlamına gelir.
Orjinal isim arapça kökenli olup
رأس الحواء (raʾs al-ḥawwāʾ) 'dan gelmektedir.
Ra's: Baş anlamına gelir ve buradaki tamlamada ikinci kelime
Havva: "Yılancı" anlamında kullanılmış.
Yılancı yani Yılanın sahibi, Yılanı tutan kişi!
Havva kelimesi "canlı ve yaşayan" anlamında, asıl olarak
"Hayye" kelime kökünden gelir, der etimoloji.
Aramice'de Hayye - Yılan anlamında kullanılırken
manaca Yılan'ın mahvettiği kişi olarak geçen
Havva (annemiz) ile özdeş olarak kullanıldığı söylenilir.
Kartaca dilinde Havva özel bir Tanrıça ismi olarak geçer.
Sümerce'de ise anne - "ama", Akadça'ya awa olarak ve
oradan da İbranice'ye Havvah olarak geçer.
Yani özünde bu kelime Havva annemizi anlatır
ve bu yıldız da bu gücü elinde tutan kişiden bahseder. Yılancı!
Havva annemizin gücünü elinde tutan güç, kuvvet sahibi...
Dişiliğin, hayatın, canlılığın sahibi HAVVA aynı zamanda şifacıdır da!
Yılanın bir zehiri varsa bile panzehiri de yine kendindedir. Tıp biliminin
kendisine YILANı sembol seçmesi de tesadüf değil.
İşte bu yıldızın sembolizmindeki YILAN
"o zorluğun gözünün ta içine bakacağınız" yerde durur.
Onu korkusuzca bir kuvvet olarak -iffetiyle- taşıyanlara ne mutlu!
(Bu konudaki daha detaylı bilgiler için şu kaynağa bakabilirsiniz https://islamansiklopedisi.org.tr/havva)
İnsan, kelimelerin anlamları ve birbiri üzerindeki bağlarına girince,
Yıldızların anlamı ve o menzildeki esma'nın yöneticiliğine bakınca,
hayret ile sevgi uyandırıyor bu ilim gönlümüzde.
Çünkü Yıldızın ismi Havva - Hayye kökünden gelirken,
Menzilin yönetici esması da HAYY esması olarak şimşekleri üzerine çekiyor.
Şimşek dedim evet...
çünkü Hayy esmasının ve Ra'sul Havva yıldızının bulunduğu
menzilin adı da ŞEVLE!
Yani kıvılcım, aydınlık, yansıyan ışık anlamlarına gelir.
Yılan... Hayye... Hayat... Canlılık... Hayy ve Havva isimlerinin
birbirine bitişik anlamlar içinde, bu yıldızın manasını oluşturduğuna şahit oluyoruz.
Kadim bir ilim olan astroloji, antik çağlardan itibaren insan hayatının mühim bir parçası olduğunu göstermiyor mu şu birleşen parçalar ile... Ve elbette menziller hakkındaki sahih bilgileri Şeyhul Ekber İbni Arabi'den devralıp devam ediyoruz.
Şeyhu'l Ekber İbni Arabi "Yaratılmış alemde kadından güçlüsü yoktur" der.
Allah'ın tüm yaratma kuvvetini kadın ve dişil kuvvet üzerinden yürütmesi
ve kadının talep edilen bir şerefinin olduğuna, dikkat çekerek anlatır.
Bundan bahsetmemin sebebi; bu yıldızın ifade ettiği anlamı daha da derinleştirerek,
bu şifacı ve zehirli gücün yani iki zıt kuvvetin elde tutulmasını ve
onu idare edecek bilgi ve hükmü idrak etmek içindir. Çünkü bu yıldızın resmedilişinde Yılanı elinde tutan ona hakim olan bir adam çizilmiş.
Bizim yıldızımız ise bu adamın "baş" kısmını temsil ediyor.
Yani bu gücü - Yılanı- düşünce, fikir ve akıl gücüyle kontrol etmek
ve sahip çıkmayı anlatır. Başka bir bakışla da düşüncelerine, fikirlerine ve aklına sahip çıkmayı ve sapıtmamayı da temsil eder.
Astrolog Vivian Robson;
bu yıldızın sembolizmini en karanlık şekilde betimleyerek;
Kadınlar konusunda şanssızlıklara, sapkın zevklere ve ahlaksızlığa işaret ettiğini söyler.
Bernadette Brady ise;
bu yıldızın şifacı özelliğine dikkat çekerek, iyileştirme ve şifalandırma özelliklerinin toplumda etkin bir rolü işaret ettiğini,
hatta haritasında bu yıldızın bulunduğu kişiye şifa mesleklerinde, tıbbi konularda özel ve doğal doğuştan bir yetenek sembolü olduğunu öğütler.
Nerede hangi konumda ve durumda olursa olsun bu yıldızı taşıyan kişinin bulunduğu ortamda hep iyileştirme itici kuvveti ile hareket ettiğinden bahseder.
Felber ise daha farklı bir yorum getirerek;
Ters cinsel eğilimlere, dönekliğe, ahlaksızlığa sabrederse
karakterin olağanüstü saf ve temiz olması durumunda mest edici,
vecde getirici tecrübelerin yaşanmasının mümkün olduğunu... söyler.
YENİ AY VE RA'S AL HAVVA (RASALHAGUE)
Yeni Ay'ın Güneş kavuşumuyla bu yıldızın sembolizminde birleşmeleri;
özellikle virüs salgınını yaşadığımız şu günlerde şifacılık ve iyileştirme
unsurlarını gündeme getirse de
Ay ile etkileşiminin olumsuz olduğunu hatta salgının ve enfeksiyonun
yayılma gücünün artışına işaret ettiğini söyler Ebertin.
Sanırım bu durum Güneş'in tutulma olarak izlendiği bölgelerde yüksek oranda
bir faciaya sebep olacak demek oluyor.
En azından ülkemizden izlenmeyen bu tutulma için Rabbimize sonsuz şükürler olsun.
Çünkü Güneş karanlıkta kalıp ışığını veremeyeceği süreçte,
bu yıldızın karanlık ve olumsuz özelliklerinin açığa çıkıp yayılacağını gösterir.
Üstelik sadece hastalık olarak değil, her tür cinsel sapkınlığın da yaygınlığı
bu afetin yayılımını hızlandırıyor ve hızlandıracak gibi görünüyor.
Çünkü temizlik sadece ellerin yıkanması ile gerçekleşmiyor.
Cinsel anlamda ortaya çıkan dengesiz yönelimler, sapkınlık ve
ölçü bilmezlik toplumları içten içe çürüten bir pisliğin içinde bırakmıştır.
Bu yıldızın sembolizmi ise bu kirliliği ve çirkefliği affetmeyecek türden bir afet içerir.
Zaten içinde bulunduğumuz zorlu salgın günleri
sanırım bu konudaki temizliğin hassasiyetine de dikkat çekecek diye düşünüyorum.
Belki işlerine gelmediği için bilim kurulları bunlardan bahsetmiyor olabilir şimdilik
ama önümüzdeki süreçte bu temizlik daha da önem kazanacak.
Yani nefsini ve şehvet canavarını tutan ve yönetenin kazanacağı yeni bir döngünün içine giriyoruz bu savaşta.
Bu yazıyı yazarken sapkın bir grubun 15 yaşındaki kız çocuğuna yaptıkları istismarı okudum. Bu haberler ve bunların ifşası da bu yıldızın etkileri olarak okunabilir.
Bu sapkınlığın ve bu sapıkların belasını bulacağı bir hukuk olmadığı sürece,
dünyanın başımıza yıkılmadığına ya da toprağın altımızdan kaymayışına şaşmak gerekir.
Buna göz yuman ne sistemin ne yönetimin hayatta kalması da mümkün olmayacaktır.
KOÇ burcundaki Mars'ın Yeni Ay ile yaptığı üçgen açı da salgın sürecindeki
sıkıntıları daha da agresif hale getirebilir. Çünkü burada denkleme giren
Neptün Balık kare açısı "körlük" noktası, "yanılgı" noktası,
her şeyin "karmaşıklaştığı" bir döngü oluşturacak gibi görünüyor.
Çünkü Neptün de tıpkı Rasalhague yıldızı gibi
zıtları birleştirebilen bir kuvvetin açığa çıkmasını istiyor ve zorluyor.
Neptün menzilindeki Kavi esmasının doğru açığa çıkmasının tek yolu budur der, İbni Arabi. Üstelik Neptün'ün doğru yolu bulmak, kaybolmamak ve
saf bir arayıcı olmak gibi bir
terbiyeyi gündeme getirmesi önemli bir ihtar olarak karşımızda duruyor.
TÜRKİYE HARİTASINDA YENİ AY
Hastaneler, doktorlar, çalışanlar ve sağlık sektöründe gerçekleşiyor Yeni Ay... yani 6. evde. 11. evdeki MARS ise salgın sürecinin hızlanması durumunda sağlık çalışanlarının
artan ve zorlanan çalışma koşulları karşısında,
sabırlarının tükeneceği ve agresif tutumlar içine girebileceğini düşündürüyor.
Neptün ise tepe noktasında (MC) ve bu süreç devletin yöneticilerinin de kafalarının karışacağı ve yönlerinin bulanıklaşacağı, kararsızlık ve zorlukların açığa çıkacağı görülüyor.
Üstelik müttefikler ile ilgili askeri hareketlilikler de bir hayli meydan okuyucu görünüyor.
Haritaya bakılırsa, daha çok müttefiklerin gücünün baskın olduğu bir askeri süreç göze çarpıyor.
Aralık 18'inde Mars'ın Baten KAYTUS yıldızı ile kavuşumu, düşmeler, darbeler, yıkım, talihsizlik ve zorluk gibi etkileriyle de gündeme oturunca, daha neler olabileceğini düşünemiyorum.
Ama şu bir gerçek ki ahlaksızlık boyutundaki olumsuz işlerin,
bu insanların yanına kalmayacağı bir ilahi nizamın işlediğini görüyorum.
Özellikle Baten Kaytus yıldızının sembolizminden aldığım güçle inanıyorum ki
bu insanları rezil edecek ve düşürecek bir darbe karşılarına çıkacaktır.
HAYY ESMASI - ŞEVLE MENZİLİ
Bu menzil zor işlerin başarılabileceği bir menzil olarak geçse de oldukça zorlayıcı ve sıkıntılı etkiler barındırır. Hayy esması ise burada tıpkı yıldızın işaret ettiği mana gibi,
temiz bir hayat içinde yaşamanın, Rabbin hediye ettiği nefesleri,
nefsin aşırılıklarına, arzu ve isteklerine rağmen
O'nun rızasına uygun olarak harcamanın şuuru içinde olmayı anlatıyor.
Güneş'in canlılığı ile hayatta olan insanoğlunun, her daim bu canlılık ve ruh ile
manada da nefslerini temiz tutmanın gayesi ve savaşı içinde olmayı zorunlu tutar.
Allah'ın sevgili kulları bu dünyada zorluk ve elem içinde olsalar da
ruhani lezzete ve nimetlere, Rabbinin lütuf ve ikramına nasıl bakıyorsa
zorluklara da o gözle öyle bakar.
Bu menzilin kula mesajı;
Gönlümüzdeki şifayı ve manevi canlılığı, temizliği ve ruhu
hayata geçirmemiz... hayatın içinde Rabbin sunduğu ruhun güneşini kalbimizde ve bedenimizde ahlak olarak ortaya koymamız ve yaşamamız isteniyor. Yoksa bu yıldızın karanlık sembolizmi harekete geçtiğinde daha zor ve karanlık günler içine doğru ilerleyeceğiz demektir. Nasıl da mecburi bir tecride zorunlu bırakıldık,
tüm nefsani arzularımızdan bir anda zorla uzaklaştırıldık,
düşünmek lazım. İnsanoğlu buna rağmen ahlaksızlıkta direnirse
tüm dünya ne ile yüzleşir acaba?
Bu felakette dahi Rabbin merhameti, kulunu temizlemesi ve onu koruması
açığa çıkmıyor mu? Ne dersiniz?
Zorların daha zorlaştığı bu süreçte daha çok yardım etmek, sadaka vermek,
tevbe etmek, hakiki bir pişmanlık içinde Rabbinize yönelmek O'nun rahmetini üstümüze çeker belki kimbilir?
Kolera günlerinde Goethe hastalığın insanları korkunç bir kabus gibi teslim aldığını gördüğünde Marianne von Willemer'e 9 Şubat 1832 de şu satırları yazar: "Burada, şehirde olsun, köyde olsun insan tehlikeyi savuşturmayı imkansız telakki etmişse artık eli kolu bağlanmıştır.
Bütün tedbirler iflas etmiştir. Dikkat edilirse, insanların kendilerini kahredici korkudan kurtarmak için şifa verici bir kayıtsızlıkla İslam'a atıldıkları ve Allah'ın akıl sır ermez emirlerine teslim oldukları görülür."
şöyle yazar mektubunda Bayan Louise Adele Schopenhaur'a "Burada kimsenin kimseye bir tavsiyede bulunması mümkün görünmüyor; herkes kendi kararını kendi vermeli. Esasen biz İslam'da yaşıyor ve bu şekilde kendimize cesaret vermeye çalışıyoruz" Zamanın dehası İslam ile müşerref...
Goethe'nin salgını anlattığı devir içinde
insanların Allah'a hatta İslam'a teslim oluşu ne kadar manidar...
vesSELAM...
Yorumlar
Yorum Gönder