27 Şubat 2020 Perşembe

AY KOÇ BURCUNDA REGAİB GECESİ




"BALIK KARNINDA" YUNUS..! GELECEĞİN MÜJDESİ!

 "BATN KAYTUS" ya da "BATN'UL HUD" yani "BALIK KARNI"

   Ay akşam üzeri Regaib gecesine giriş yaptığımız saatlerde, saat 18:10 dan itibaren RİŞA menzilinin en mühim yıldızlarından biri ile kavuşum yapacak. Batnu'l Hut ya da daha bilinen adıyla Batn Kaytus... Bu yıldız "Balık Karnına Düşen Yunus" as'ın hikayesini anlatır. Ama Şehit Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu'nun öyle bir şiiri var ki, bu şiir sanki bu yıldızın hikayesini ve bu hikayeden nasibine düşeni yaşayan Kumandanı anlatır; 

            GÖLGE
Balık karnında hesap kendimle alış veriş
Gözümde aralanan o hayalin peçesi
Suskunlukta kayboluş, eriyiş ve tükeniş
Uçsuz bucaksız sayfa ruhumun dilekçesi!

Gök çatlıyor dışarda -"neredesin genç adam?"
Şimşekler karanlıkta bende saklayan kırbaç
Bir gölge süzülüyor yağmurda sırılsıklam
Gayesi izlerimde -"aç kapıyı aç aç aç!"

Kimbilir belki bendim ilk gençlik yangınında
Başım düşmüş yastıktan bir buhranın gecesi
Vücut bulmuş o hayal bendim bendim kapında
Beklenmedik misafir geleceğin müjdesi!

Salih Mirzabeyoğlu -1984


   Bilirsiniz Yunus as, kavmini "Tevhid" e yani tek ve bir, eşi ve benzeri, ortağı olmayan Allah'a inanca davet eder. Bu davet sırasında halkının sıkıntılarından bunalan Yunus as bir gemiye biner. Ama gemi tam Deniz'in ortasında fırtınaya yakalanınca "kurban" olarak denize atılır. Görevli Balina, Allah'ın emri ve bilgisi dahilinde Yunus as'ı karnına alır ve başlar Yunus as'ın çilesi! Balığın karnına düşen Yunus, anlar neden böyle bir derde düştüğünü, düşürüldüğünü... Vazifesi olduğu yerden kaçar gibi çıkmış, Rabbinden izin almamıştır. İzinsiz vazifesini terk eden bir komutan gibi cezalandırılmıştı Yunus as! 

  Uzun tefekkürler ve tevbe "Balığın Karnında" ona mahsus bir duanın açılmasıyla kurtuluşuna sebep olur. Ve bu dua artık, zorluğa, darlığa, sıkıntıya, belaya düşen kulların da diline bir kurtuluş çağrısı olarak düşecektir!

  " La İlahe İlla Ente Sübhaneke, İnni küntü minez Zalimin!" 

  " Senden başka ilah yok! Yaratılmış her şeyden seni tenzih ederim. Muhakkak ki ben zalimlerden oldum!"

    İşte bu dua ile Balığın Karnından kurtulan Yunus as halkına geri döndüğünde, halkı onu yumuşaklıkla karşılar ve müslüman olurlar. 

   Bu hikaye öylesine meşhur bir hikaye ki göklerde bu yıldız ile makam alır ve manasını anlatır. Ay'ın ve Venüs'ün bu yıldız ile yapacağı kavuşum, 21 57 derece ile Koç burcunda gerçekleşir. Haritalarında tam da bu derecelerin aktif olduğu kişiler, yaşamları boyunca bu şekilde bir imtihana ve sıkıntılara maruz kalırlar. Bu sıkıntılar daha çok yaşamlarında tecrübe ettikleri düşüşler, darbeler, hastalıklar, kazalar, zorunlu göç ve darbelerle ilgili olduğunu söyler, Vivian Robson. 

   Bu hikayenin ve RİŞA menzilinin bize verdiği bir müjde var aslında bu makamda! Sıkıntılara sabreden ve sebat ile Rabbinden ne ümidini ne de bağını koparmayan kulun sonunda eriştiği hürriyet, huzur ve yüksek mertebeler vardır kaderinde... 

   Ne hoş bir metaforu vardır aslında bu hikayenin... Dünyada Balık Karnına düşmüş Yunus gibidir Mü'min. Sıkıntısı, üzüntüsü, derdi bitmez. Bu dünya Balık Karnında bir sürgün yeri... sürekli özlem, hasret ve iştiyak bitmez. Rabbine sarılır ve nefsini bilir. Tüm kötülüklerin kaynağının insan nefsi olduğunu bilir. Kendini temize çıkarmaz asla. İstediği tek şey nefsinin hatalarından dolayı düştüğü bu olumsuz durumlardan kurtulmak ve saf bir çocuk sevinciyle O'na kavuşmak... Yani tevbe, bol bol ve ihmal etmeksizin tevbe, yakarış ve yöneliş. 

    Ve Hz. Yunus gibi söylemek; evet ben zulmedenlerden oldum ve nefsime uydum, bu yüzdendir düşüşüm! Affet ey hiç bir şeye benzemeyen her şeyden münezzeh Allah! Affet, çünkü Senden başka yönelebileceğim ne başka bir yer, ne yurt ne de Rabb var. Ancak Sen varsın! Bu gecenin bize gönderdiği güzel bir teşbih olsun dillerimizde; "La ilahe illa Ente! Sübhaneke... İnni küntü minez Zalimin!" 

    Gecemiz mübarek olsun ves Selam..!

Not: bu akşam Güneş batarken onun battığı cephede, hem Ay'ı hem Venüs'ü hem de Batnul Hut yıldızını birbirlerine çok yakın izleyebilirsiniz. 

   

   

26 Şubat 2020 Çarşamba

ASTROLOJİ İLMİ... PEYGAMBER VE MEDENİYETLER

                   

  İnsanlık tarihi boyunca, gökyüzü daima insanın başını kaldırdığında hayranlıkla izlediği ve geleceği gördüğünü düşündüğü, pek çok hesaplar yaptığı, vahiyleri aldığı, meleklerin yükseldiğini ve indiğini hayal ettiği mekan olmuş, onu anlamaya çalışmış, tapınılmış ve hakkında pek çok bilgi ve sanat üretilmiş en büyük fenomen. Medeniyetler içinde bilim insanları matematik ilmi ile, zamanın kontrolünü yapmak için sadece Güneş ve Ay'ın hareketlerini hesaplamakla kalmamış, Sümer medeniyetinden Maya medeniyetine kadar pek çoğu, en girift ve zor hesapların yapıldığı yıldız hareketlerini hassasiyetle hesaplamış ve incelemişlerdir. 

  Karşımıza çıkan bu devasa ilmin boyutlarını görüp incelediğimde vahiy olduğu düşüncesi bir fikir olarak yerleşiyor ister istemez kalbime. Bu düşüncemiz  boşa değil elbet. Çünkü İmam Gazali hz. İhya u Ulumiddin kitabının birinci  cildinde astroloji ilmi hakkında; "Bu ilim İdris as'ın mucizesi idi. (Ölümünden sonra) bu ilim de kesatlaştı ve bitti" der. Ve böylece düşüncemin basit bir vehim ya da hayal olmadığını görüp seviniyorum. Her Peygamber bir medeniyet ve ilim inşa eder. Yoksa bu dünya üzerinde bunca ilim ve medeniyet vahiy olmaksızın nasıl inşa edilir ve bilinebilir olurdu. Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu'nun meşhur ifadesinde ilan ettiği gibi;

"Peygamberler olmasa medeniyet olmazdı, insanlık olmazdı"

   Astroloji ilminin kaynakları elbette putperest kavimler ve sapkın inançlar içinde büyük bir bozulma yaşadı. Ve hala bu etkileri içinde barındırsa da ayıklayarak bu ilmin manasını kendi kaynaklarımız içinde bulabiliriz. Şimdi tekrar eski İslam kaynaklarında İslam alimlerinin bu ilimle olan temasını ve gelişimini takip edince görüyorum ki, müslüman bilim adamları bu ilmi öğrenme yoluna gitmişler hatta onu geliştirip günümüz Avrupa'sının ellerine bırakmışlardır. Bırakmışlardır diyorum, evet, çünkü Endülüs müslümanlarının yaydığı bilim çalışmaları Selçuklu ve Osmanlı döneminde de devam etse de, sonrasında varlığını yitirmiş ve hurafe ve batıl bilgiler arasına atılmış. 

   Oysa Avrupa'da "astroloji bilim mi değil mi" tartışmaları yapılırken bir yandan enstitüler kuruluyor, bir yandan eğitimler ve araştırmalar devam ediyor, yeni ekoller ve yorumlar doğuyordu.  Hatta bir zamanların Timur Sultanı ünlü  Türk matematikçi  Uluğ Bey, astronom ve astrolog olarak Batılı astrologların dikkatini çekiyor ve gökyüzünde yaptığı buluş  ve hesaplar ile hayranlık uyandırırken, başta Muhyiddin İbni Arabi hz. nin kozmoloji yorumlarını ve müslüman bilim insanlarının kitaplarını didik didik ediyorlardı. Titus Burckhardt İbni Arabi'nin (ks) kozmoloji yorumları üzerine "Muhyiddin İbni Arabi'nin Mistik Astrolojisi" isimli bir kitap bile çıkaracaktı. Her konuda olduğu gibi bu konuya da kayıtsız kalmak ihanet derecesine çıkabilirdi. Neyse ki  artık bu hususta çalışmalar yapan, çeviriler yayınlayan ve eğitimler veren sivil çalışmalar hız kazandı.

   Astroloji tarihi üzerine hızlıca bir bilgiye ulaşmak isteyenler için aşağıdaki linki tavsiye ederim;

http://www.astrolojidergisi.com/tarih.htm

   Konuyu çok uzatıp boğmak değil niyetim ama hadisenin seyrini kısaca özetlemek gerekirdi. Şimdi gelelim Gökyüzüne ve Yeni Ay'ın seyrine...

   Yeni AY astrolojide; Ay'ın 28-29 günlük döngüsünü tamamlayıp, hilal konumu ile yeni döngüsüne başlaması demektir. Hatta Araplar takvimlerini Ay'a göre düzenlemiş ve müslümanların Hicri takvim olarak kullandıkları takvim, Ay döngüsüne göre hazırlanmış ve isimlendirilmiş bir takvimdir. Ve astrologlar için de Ay döngüleri, gökyüzünün en hızlı değişen fenomeni olması sebebiyle, başlangıçların ve başlanan sürecin teşhisi için son derece önemlidir. Yeni Ay'a hangi burçta girildiği ve Dolunay arasındaki süreç, ne tür hadise ve mevzuların gündeme geleceğini ve nasıl büyüyeceğini izlemek için bir fırsattır. Hatta Ay'ın küçülmeye başladığı safha yaşamımızdaki tecridin boyutlarını ortaya koyar.

   Yeni Ay, Güneş ve Ay'ın aynı derecelerde kavuşum yaptığı matematik hesabı ile belirlenir.

   25 Ocak 2020 tarihi saat 00:40 saati ile YENİ AY - GÜNEŞ ile birlikte; 04 derece 21 dakika ile KOVA burcunda aktif olacak.


YENİ AY KOVA BURCUNDA; ÖZGÜRLÜK İHTİYACI

"Kendinin efendisi olmayan hiç kimse özgür değildir" (Epictetos)

    Kova burcu Ay ile kesiştiği zaman, Ay'ın temel konuları olan duygu, anne, hafıza, bilinçaltı ve zihin gibi konular bilinen formların dışına çıkmaya başlar. Zira Kova burcunun modern yöneticilerinden biri olan Uranus; karşı çıkışlar, asi tavırlar, tuhaf davranışlar, heyecan verici, öngörülemez, ihtilaller, entellektüel zeka yeteneği ve bilim aklını sembolize eder. Klasik yöneticisi ise Saturn'dür. Saturn ise Uranus'ün temsil ettiği tüm anlamların dışında, toplum kuralları ve kaidelerini, yöneticileri, otorite figürlerini, öğretmenleri, ataları, dede ve babayı temsil eder. 

   Ay Kova burcunda iken duygular mesafeli, soğukkanlı ve mantıklı hareket etmek ister. Duygular ile gerçek bir bağ kurmaktan uzak ve sanki kendine bir yabancı gibidir. İnsanlarla iletişim kurma konusunda başarılıdır ama onlarla arasında bir bağ kurmaz. Arkadaşlıklar konusunda son derece canlı, heyecanlı, zeki ve hazırcevaplılığı ile dikkat çeker ama duygusal bağlılık konusunda başarılı olamaz ve yoğun duygulardan uzak durur. Oysa ihtiyacı olan şey yakın, güvenilir ve sadık ruh bağı kurabileceği bir dostluktur. Bu kişi hem toplumun içinde hem de kendini onlardan tecrid etmiş bir kişidir. Özellikle duygusal olarak kendisini bir yere bağlı hissedemez. Fazla yakınlıktan huzursuz olur, taşkın ve kolayca terkeden, yüzeysel ve saplantılı özgürlük ihtiyacı rahatsız edici bir huzursuzluk verir. Yeni olan her şeye açık bir kapısı olsa da sabit bir burç olması sebebiyle kolay kolay fikir değiştiren bir mizacı da yoktur.

   Güneş'in de Kova burcuna geçtiği bu süreç; Birey olmanın ve bireyin, toplumun dışında kendi benliğini, ruhunu ve farklılığını keşfetmesi beklenir. Düşünme yeteneği ile kendini gösteren zekası benliğini de diğer insanlardan ayıran en önemli özelliği olarak dikkat çeker. Bir yandan özgür olmak isterken bir yandan toplumun kuralları içinde mecbur kaldığı bir süreci yaşar. Kendisinin düşündüğü anlamda bir bağımsızlık manevrasından yoksun kalır. Birey olma sürecini sağlıklı bir biçimde geliştiremeyen Güneş Kova burcu, tuhaf özgürlük alanları bulur kendince ama, aslında bu durum kendisini kandırmaya başladığı korkunç bir sonun başlangıcı gibidir. Gerçek bir özgürlüğün değil de nefsin arzularının baskısı altında, ona bağımlı arzular geliştirdikçe her şeye zarar vermeye başlar.  Özgürlük isteği korkunç bir kapana ve buhrana dönüşebilir. Çünkü yönetici Saturn toplum ahlak ve kurallarını hiçe sayan özgürlüğün bedelinin hesabını soran bir sembol olarak, tepesinde bekler. Ve vakti  geldiğinde gerekli darbe iner. Çünkü Saturn düzenin yönetimini ve devamını, ahlakını ve kaidelerini sert bir biçimde hatırlatır. 

   Kova burçlarının haritalarında Saturn'ün konumu ve açıları özellikle Ay ve Güneş ile çok önemli bir yer tutar. Çünkü  Saturn terbiye eden bir öğretici sembolü olarak orada bekler. Haritalarında Saturn'ün sert açıları olan Kova burçlarının, "özgürlük" anlayışlarını çok iyi  terbiye etmeleri gereken, sıkıntılı bir döngü ve ilişkiler içinde bulabilirler kendilerini. Bu durumu görmezden gelmenin bir faydası olmaz. Ağır travmatik süreçler artar gitgide... Sebebi ise sadece kendilerine odaklı, bencil bir özgürlük ihtiyacı ile nefslerinin arzusu içinde esarete bağımlı yaşamaları... Böylece özgürlük kelimesi içi ve anlamı boşaltılmış bir arzu olarak kalakalır. 

DABİH YILDIZI İLE KAVUŞUM

    Bu yıldız Oğlak takımyıldızının baş kısmında bulunur. Özellikle 04:03 derece Kova burçları bu yıldızın etkisi içindedir. Güneş ve Ay kavuşumuna eşlik eden bu yıldız -adı üstünde- doğası gereği Saturn Venüs doğası taşır. Bunun anlamı ise, bu yıldızın, güçlü olma, güçlü görünme ya da önemli bir konuma sahip olmasının bedeli olan sıkıntıları ve zorlukları göğüslemesi gerektiğini ve ilişkilerde zorlukları anlatır.

   Dabih yıldızının Güneş ile kavuşumu; ayrılığı, şüpheyi, güvensizliği ve arkadaş kayıplarına işaret eder. Kamuda önemli bir görevi de sembolize eder. 

    Dabih yıldızının Ay ile kavuşumu; iş dünyasında başarı ve serveti, etkili konumda olmayı, tutkulu davranışları yüzünden karşı cinsle sorunlar yaşamaya işaret eder. ( Vivian e. Robson - Astrolojide Sabit Yıldızlar)

KAMER MENZİLLERİ VE SA'D UL DABİH

   Müslüman alimlerin ve İbni Arabi hz.'nin kozmolojisini anlatan Ay menzillerinde ise bu döngü Sa'd ul Dabih olarak geçer. Yani "Kurban Kesenin Saadeti". Menzil bu ismi adını verdiklerini Dabih yıldızından alır. Ve yıldızın orjinal ismi Arapça kökenli olması sebebiyle dikkat çekici değil mi?

   Oğlak burcunun 25. derecesi ile Kova burcunun 8. derecesi arasındadır. Ay'ın bu menzildeki hareketi  sıkıntılı bir dönemi işaret eder.

   İbni Arabi hz. bu menzilde madenlerin yaratıldığını ve madenlerin en üst kemal mertebesinin ise altın olduğundan bahseder. Yönetici esma Allah'ın Aziz ismidir. Madenlerin bozulması kendi özündeki kemale erişememesi konularının yanısıra İnsan konusu ve meselesi olarak  durumu yorumlamak gerekir ise... her insan kendi özündeki cevhere ulaşmak ile mükellef olduğu süreci anlatır aynı zamanda.

AZİZ OLMAK ÜZERİNE; "BİR BEN VARDIR BENDE BENDEN İÇERU"


   Bu menzilde bireyin kendi özündeki cevhere ulaşması beklenir. Peki cevherler yani değerli taşlar ve madenler nasıl oluşur? Toprağın derinliklerinde asırlarca olgunlaşmayı bekleyen cevherler çok zorlu süreçlerden geçer. İşte insanın kendi kemalatına ermesinde, bu menzilde madenlerin oluşumu gibi, buna benzer sıkıntılar açığa çıkar. Baskıların olduğu, yalnızlığın arttığı, tecrid edilmiş ve yalıtılmış bir psikolojik - ruhi süreç... Bu menzilin doğasını anlamayı başarabilir isek zorlukların ve sıkıntıların manasını da anlamak kolaylaşacak.

   Aziz esmasının kulda tecellisi; kulunu günahlardan temizlemek, cevherine ulaşması için gerekli baskıları açığa çıkarmak ve zorluklar ile yüzleşmesini sağlayarak onu makamına ulaştırmak ve aziz kılmak ister. Bu menzil içinde gezegenleri olanların bu hususta ayrı bir gayret sarfetmeleri gerekir. Çünkü irade heva, hevs ve arzuların peşinde koşmak şeklinde açığa çıktığında, bir süre sonra, engeller, baskılar, zorluklar ve sıkıntılar kendiliğnden devreye girer. ta ki Allah'ın iradesi yani kulunda murad ettiği mana ve cevher açığa çıksın!

     İşte tam da burada, Sa'dul Dabih yani "Kurban Kesenin Saadeti" manası kendini açık eder. Nefsinin arzularını kurban eden kulun saadeti... İşte bu yeni Ay'ın konusu, sınavları ve hususi özelliği bundan ibaret... VesSelam...


    

   
     

YENİ AY BALIK BURCUNDA; FOMALHAUD!

"HER ŞEYİN BİLGİSİ RUHTA GİZLİDİR"

Tarih boyunca insanın "hikmet bilgisi" arayışı, Peygamberler'in telkin ve tebliğleri ile açığa çıkan bir arayış olmuştur. Antik çağ filozoflarıyla karşılaştığımızda Sokrates ile karşımıza çıkan sürecin, Batı felsefe tarihinin miladı kabul edildiğini biliriz. Ahlaki ve ruhi bilgilerinin çoğu, neredeyse hepimizin zaten kabul ettiği "vahiy kaynaklı" hakikatler ve hikmetler olduğu aşikar bir düşünce adamı... Keza başlıkta onun bir sözünü kullanmam ise hiç de tesadüfi değil. 

Çünkü yeni Ay'ın Balık burcunda, Fem'ul Hut -Fomalhaud- yıldızı ile kavuşumu; tam da bahsini ettiğimiz ruhi bilginin insanda açığa çıkmasını, manevi yol gösterici bir lideri, zorluklar ve sıkıntılardan sonra açığa çıkan hikmeti, manevi hediyeleri, ruhi zekayı, yüksek idealleri ve rüyaları, erdemli olmayı, soylu ve güzel ahlakı temsil eder. Güneyin gözcüsü, bekçisi, komutanı olarak anlatır Persler bu yıldızı... ve "Her şeyin bilgisi ruhta gizlidir" "Bir şey biliyorsam o da hiç bir şey bilmediğimdir" hakikatlerini, bu yıldızın kaynağından çıkmış, ruhi tekamülü anlatan manalar olarak alabiliriz. 

Şehit mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu, kendi haritasında "Fem'ul Hut" yıldızını parlatan bir mütefekkir olarak, "Hut yani Balık" sembolizmi hakkında mevzumuza derinlik kazandıran şöyle nefis bir açıklama getirmiştir;

" "Öyleyse "el-Hut; balık" sembolizmi geniş açılı bir biçimde "ölüm ve doğuş" fikrini sembolize ederken, bu muhtevaya bağlı olarak, bilgiler ve disiplinler arası karşılaşmaların gerekli ve hayati değerde olduğuna dikkat çekmektedir... Şu halde bir açılma ve genişleme fikrini zaten tedai eden "balık", kusursuz bilgiye veya en az kusurlu bilgiye ulaşmak için, bütünlüğü ifade eden bilgi çemberinin bitişmesi için, onu elde etmek isteyenin çok yönlü temaslar ve karşılaşmalar yolunda olması ve "bütün"ün parçaları olan bilgilerle yüzyüze gelmesi gerektiğini dile getirir." 
(Büyük Muztaribler - sahife 42)

YENİ AY... "RECEB ALLAH'IN AYI" 

 Receb ayının müslümanlar için manevi değeri, Allah Sevgilisi'nin; "Receb ayı Allah'ın ayıdır" hadisi ile, hürmeti ve tazimi kalbimizde artırırken... bu ayda tüm günahlara, kızgınlıklara ve düşmanlıklara kör ve sağır olmanın faziletlerinden bahsederken, ruhi kuvvetlerin yükseleceğinden, kalbi ilimlerin açılacağından bahseder Allah dostları... Fomalhaud yıldızının da bu faziletleri ihata eden yüksek bir manası var. İşaret ettiği manevi terbiye de bu istikamet üzere olan yüksek bir ahlakı, inancı ve düşünce sistemini inşa eder. (03 53 derece Balık burcunda etkili olan bu yıldızın haritalarınızda bulunup bulunmadığını inceleyebilirsiniz.)

SA'D UL AHBİYYE MENZİLİ ... KAVİ ESMASI ... MELEKLER MERTEBESİ...

Niyetin ve ahlakın güzelliği nisbetinde manevi yardımın (melekler) erişeceği bir anlam içerir. Üstelik bu yıldız etkisi haritalarında güçlü olan kişiler, güzel niyet, güzel ahlak ve yüksek idealleri Allah için yapmanın güzelliğini taşıyamazlar ise, ağır ve zor imtihanlar ve sıkıntılar baş gösterebilir. Ayrıca bu yıldızın, bilim insanı, yazarlık, düşünür - mütefekkir ve sanat yeteneklerini temsil etmesinin yanısıra, bunların doğuştan geldiği ruhi bir yetenek ile "deha"nın doğuşunu da anlatır. Hz. İsa'nın doğumunu ve Cebrail as ile açığa çıkan, İnsanın  melek ile ruhi tekamülünü... Bu tekamülün hem insani  yaratılış şeklinin, erkek olmadan, sadece Allah'ın "kün" emriyle, çok özel bir mertebede kadında gerçekleştiği bu mucize ile, yaratıcının "yaratma kuvvetinin sonsuzluğunu" anlatan manaları açığa çıkar. Bu ise  kulların üzerinde, yüksek bir imani seviyede Rabbini bilmeyi ve her şeyde ilahi fikri ve vahyi anlama yeteneklerini sınar. Bu sınama herkesin kuvvetine göre olacağından, iman mertebeleri de ona göre belirlenir. Çok kuvvetli bir aya çok kuvvetli bir yıldızın eşliğinde bu manalar ile giriyor olmamız, bu sürecin lehimize gelişeceği, dua ve ibadetlerin ve bilhassa tefekkürün ve ilmin çok kıymetlendiği, kat be kat yüksek karşılıklarının olduğunu bilerek değerlendirmek gerekir.

GÜNEŞ VE AY KAVUŞUMU (FOMALHAUD YILDIZI), URANUS VE SERATAN YILDIZI

Yeni Ay etkisine çok hızlı bir giriş yaptık bile malesef. Uranus Mars arasında gerçekleşen riskli açı, Yeni Ay'a girerken aktif hale gelerek; can kaybına sebep olan Van depremi ile hayatlarını kaybeden insanlarımızın acısı ve son dönemde artan şehit haberleri ile bizi sarstı! Ama görünen o ki, yeni Ay'ın işaretleri bunların daha bir başlangıç ya da küçük birer haberci olduğunu anlatır gibi... Bunu söylememin nedeni ise; Uranus'ün Seratan yıldızı ile yapacağı kavuşumda yatıyor. Seratan yıldızının, bedensel yaralanmaları, yenilgileri, yangın, savaş ve deprem gibi afetler ile ağır bir yıkımı sembolize eder. Hatta bu şiddetli doğa, insanda, akılsızca ve düşüncesizce açığa çıkan eylemler ile kendini gösterirse, şiddetli bir tehlike kapıda demektir. 

BEDİİ ESMASI... BOĞA BURCUNDA VE SERETAN MENZİLİNDE, BENZERSİZ YARATILIŞ MANASI İLE YENİ DÜNYA DÜZENİNİN YENİDEN VE BENZERSİZ YEPYENİ BİR OLUŞUM İLE VAROLUŞU HAZIRLIĞINDA... 

Seretan yıldızının etkisi 6 Mart tarihinde Uranus ile aktif hale gelecek. Bu dönem içinde Venüs Uranus kavuşumunun, Seretan yıldızı ile, ilişkilerde daha yıkıcı ve sıkıntılı dönemleri tecrübe edeceğimiz düşünülürse... ne kadar cazip ve hoş görünürse görünsün karşımıza çıkan yeni-süpriz insanlar -özellikle kadınlar - beklenmedik ve ani sıkıntılara ve hiç beklemediğimiz dertlere ve belalara sebep olabilir. Özellikle Merkür retrosu ve güneydüğüm etkileşimi ile geçmiş dönemden kalan hayaletlerin sıkıntılarını başımıza bela edebilir. Hele Saturn Pluto kavuşumu aktif iken, bu durum çok sıkıntılı ve ağır bir imtihana dönüşür. Bunu anlayıp, görme ve bilme feraseti ile amel edebilirsek ve sadaka ile belalardan korunmayı niyet ederek, yardıma ihtiyacı olan canlı ve insanlara yardım edebilirsek ne ala! Çünkü Mümit esmasının aktif olduğu bu menzil, ilahi irade ve terbiye, nefsin toprak mertebesinde kalarak, arzularının terbiye edilmesi için gerekli döngüsünü harekete geçirecektir.

Ama sanatçıların, yazarların ve ilim insanlarının bu dönemde kendilerini çalışmalarına adamaları, etrafları ile meşgul olmadan verimli, sıradışı ve orjinal çalışmalar yapmaları için çok uygun bir dönemdir. Bedii esmasının aktif olduğu bu menzilde - Seratan menzilinde - yeni kararlar almak veya bir şeylere başlamak uygun görülmez. Ama fikir ve düşünce faaliyetleri için mükemmel bir dönemdir. 

Özellikle 8 Mart tarihi; Güneş Neptün kavuşumunun (Balık Burcu), Jüpiter Pluto kavuşumuna (Oğlak Burcu) sextil açısı Türkiye haritasında tam tepe noktasını aktif ediyor. Özellikle yedinci ev konuları yani dış ilişkiler, açık düşmanlar, savaş konularının aktif olduğu güç savaşlarını tecrübe ederken, geri dönüşü olmayan adımlar atılıyor. Tüm dünyanın dönüşümün eşiğinde olduğu "düzen kaosu" her yeri ve her şeyi alt üst ediyor. Burada "üstün nizam ve yönetim" anlayışını fikri ve ahlaki düzeyde geliştirmek, bu çağın "öncü" vasfını kuşanmaya sebep olur. Bunun olmaması ve bu halin hem fikri hem ahlaki seviyede sahip çıkılmaması neticesinde, Seretan menzilinin tüm dünyayı alt üst eden sürecini biz de deneyimleyeceğiz demektir.

28 Marta kadar aktif olan Uranus Seretan yıldızı  beklenmedik bir çok sıkıntıları gösteriyor. Bu süreçte Türkiye'de aktif deprem hatları üzerinde büyük bir depremin gerçekleşme ihtimalinin yüksek olduğunu söylemek  ise kahinlik olmaz sanırım. 

Dua... dua... dua... Ve's SELAM...



6 Şubat 2020 Perşembe

AY YENGEÇ BURCUNDA... CASTOR VE POLLUX ( HERKÜL ) AKTİF!



GÖKYÜZÜNÜN İKİZLERİ CASTOR VE POLLUX (HERKÜL) AKTİF!


"Allah, Resûl aşkıyle yandım, bittim, kül oldum!
Öyle zayıfladım ki, sonunda herkül oldum."

Necip Fazıl Kısakürek - AŞK

Ay Yengeç burcunda, Zira menzilinde; toplantılar, eğitim, beyin fırtınaları, akli yetenekler ve hukuki konular ile ilgili başarı ve gelişmeleri, seyahati ve atlara düşkünlüğü sembolize eden, gökyüzünün meşhur ikizleri Castor ve Pollux ile kavuşum yapıyor.

Ebu Masar bu yıldızları; yoğun bir bağlılık, deha, kuvvetli bir zihin olarak yorumlamış. Yengeç burcunun 20:14 derecesinde Castor,  Yengeç burcunun 23:13 derecelerinde ise Pollux bulunur.

Bu yıldızlara sahip haritaların, kalemle savaşma yani fikirlerini yazı ile ifade etme kuvvetini yükseltir, hem de hislerine manevi yetenekler kazandırır.

Özellikle Mekür'ün Castor ile kavuşumu  kitap, yazı ve makaleleriyle başarıya ulaşabilecek kişileri anlatır. Hissi yeteneklerinin kalemle de kuvvetlendiği kişilerdir bunlar. Çünkü yazarken ve yazdıkça hissi melekeleri daha çok aktif olur ve ilham yetenekleri artar.

Bugün Ay ile kavuşum yapan Castor, sabah saat 09:00 dan itibaren aktif. Zihin, düşünce ve yazma kuvveti ile beraber ruhi kuvvetin de arttığına şahit oluyoruz. .

Ay'ın Saturn ve Pluto ile karşıt açıda olacağı bugün çok fırtınalı bir güne işaret ediyor. Yükselen zihin, dıygular, hisler ve ruhi kuvvet mücadele gücünü artırırken, zorluk ve sıkıntıların hatta düşmanlıkların da tırmanacağını gösteriyor. .

Özellikle Pollux yıldızı ile kavuşum; nefret, öfke, kötü niyetler, hırsızlık ve şiddetli ölüm, yaralanma gibi etkileri daha da aktif hale getiriyor. Çünkü "Herkül" olarak bilinen Pollux "savaşma ve mücadele" kuvveti ile tanınır. Bu mücadele gücü elbette karşısına güçlü rakipleri ve düşmanları çıkarır.

Bu derecelerde haritası aktif olanlar süreci olabildiğince lehlerine kullanabilir umarım. Ve yardım Allah'tan... VeSelam!

#astroloji #astrolojigünlüğü #kamermenzilleri #burçlar #ay #yengeçburcu #saturn #pluto #oğlakburcu #castor ve #pollux yani #herkül #aktif #zihin #akıl #tefekkür #mücadele #kuvvet #kalem #yazı #makale

AY YENGEÇ BURCUNDA; DUYGULARIN KORUYUCU ZIRHI, MERHAMET!


YARATILIŞ; ANNE KRALİÇE

Yengeç burcunun Su elementinin öncü burçlarından olmasının elbette özel bir yanı vardır. O yaratılışın şekillendirme ve oluşturulma aşamasını temsil eder. Yengecin deniz dibinde toprağa yakın olması bu sembolün yaratılış ile ilgisini daha çok kuvvetlendiriyor. Çünkü insanın yaratılışı "su ve toprak" elementlerinin karılmasıyla ortaya çıkmıştır. Ve bu özelliği ile hem merhameti, hem ilmi, hem tutarlılığı, hem şekle girmeyi kabullenici özellikleriyle tüm yaratılmışlar içinde en karışık formu oluşturmuştur. Rahman ve Rahim isimlerinin kadında ve kadının rahmine yerleştirilen yaratılışta kendini göstermesi ne hikmetlidir. 
Evet dişil bir burçtur Yengeç... ve tarih boyunca şefkat, merhamet, koruma, kollama ve besleme özellikleriyle annelik rolünde kadına biçilmiş bir kaftan en güzel kadınlık özelliği olarak nitelendirilmekle kalmamış, bu özelliğiyle "cennet annelerin ayakları altındadır" hadisi ile oturabileceği en yüksek makama oturmuştur. 

HİSLERİN KUVVETİ Mİ DUYGUSAL BAĞIMLILIK MI?

AY Yengeç burcunda iken merhamet ile ayrılmaz bir ikili olurlar. AY Yengeci en iyi merhameti ile tanımlarsınız. Merhamet belki de insana verilen en güçlü ve en önemli duygulardan ve hislerden biri. Aynı zamanda en büyük zafiyeti... Zaten insan, bu duyguları ve hisleri olması gereken denge ve düzeyde tanımayı başarabilseydi, kullanmasını da öğrenebilecekti. Oysa insanın aynı zamanda en vahşi yönlerinden biri de duygularıdır.

Merhamet duygusunun olmadığı insana insan demek mümkün değil. Allah'ın rahmetinin kuşatıcılığının en büyük alametidir o. Ve merhamet insanda bir duygu ve his olmaktan çok, güzel bir ahlakın, oturmuş bir ahlakın eseri olmalıydı. Ama biz onu daha çok duygularımızın bir yansıması ve sonucu olarak kullandık. Merhamet sonuç değil başlangıç olmalıydı oysa...

Ay Yengeç, hislerinin kuvveti ve empati gücünün yüksekliği ile dikkat çeken en merhametli insanlardan birisidir. Hislerinin kuvvetine güvenen Yengeç bu şekilde de süreci yönetmek ister. Ama sadece hisler ile yola çıkmak ya da bir şeyleri yönetmek mümkün değildir. Çünkü hisleri ve duyguları tanımadan onların yönetimine izin vermek de büyük yanılgı olacaktır. 

Ay astrolojide, anneyi, bilinçaltını, duyguları, hisleri, geçmişi, vatanı, hafızayı, arzuları yönetirken en rahat ettiği ve yönettiği burçtur Yengeç.

Anne ve babasına bağlı, vatanına ve topraklarına sadık, akrabalarına ve geçmişine değer veren, insanların duygularını anlayabilen, empatik, merhamet sahibi özellikleriyle kendini sevdiren bir insan olur. Belki de en zayıf yönü de bu sebeble annesi ve babasıdır diyebiliriz. Yani ailesi... Onu besleyen, büyüten, eğiten, terbiye eden, koruyan, kollayan ve hayata hazırlayan...

HAYATA HAZIRLANMAK

Keşke öyle olsa değil mi? Hayata hazırlasa... Yaşamın içine çocuklarını bilinçle hazırlayan anne babalar... Bu konudaki sorun malesef çok derin ve çetrefilli. Ay Yengecin
çocukluğundaki hisleri ve annesi ile bağı ve hafızasındaki hatıralar, tüm duygu dünyasını ele geçiren ve onu etkisi altına alan özelliktedir. Anne çocuğuna düşkün ve korumacı tavırlar sergiler. Onu beslemek, korumak ve kollamak en mühim vazifesi gibidir. Merhametini sevgisinin en büyük göstergesi olarak kullanır. Bunu yaparken kıskaçlarıyla da onun sınırlarını sürekli çizerek adeta benim yakınımdan ayrılma der gibidir. Ay burcu Yengeç olan çocuk ailesinden aldığı her şeyi kutsal bir vahiy gibi kabul eder. Annesi ya da ailesi dışındaki dünyanın ona zarar vereceği ve inciteceği hisini daha çok küçükken annesinin telkinlerinden alır. 

Hepimizin hafızasında mutlaka ya umacı ya da başka türde korkutulduğumuz bilinmeyen, görülmeyen yaratıklar vardır. Büyüdükçe korkutulma araçları değişir.  Baba olur, mahallenin en zalim amcası olur, konu komşu olur, elalem olur, polis olur, asker olur, yasalar olur ve kanunlar olur. Oysa eğitimin temeli belli başlı konular üzerinden korkutmaya dayatılınca başlangıçta korkan çocuk, birey ve yetişkinliğe eriştikçe bu korku sebebiyle hiç hareket edemeyen ve kendini ifade edemeyen, içine kapanık, hassas duygusal alanını korumaya çalışan mutsuz bir insanı ortaya çıkarır. Çünkü ailesinin yetiştirdiği biri gibi  olmaya çalışır. Yengecin kabukları, kıskaçları ve ürkekliği onu koruyamaz oysa...

DİNGİN DUYGULAR

Ay'ı Yengeç burcunda olan biri Ay'ın tüm hareketlerinden en hassas şekilde etkilenir. Çünkü Ay Yengeç burcunu yönetirken an be an, gün be gün değişen ve gelişen halleriyle - hilal formundan dolunaya- onun duygularını ve hislerini etkiler, geliştirir ve büyütür. Dolayısıyla duyguların dinginliği Yengeç için bir hayli önemlidir. 

Oysa sürekli değişmeye ve gelişmeye muhtaç olan bu dünya 
yani duyguların dünyası asla onun istediği gibi dingin kalmaz. Çünkü duygu ve hisler dünyasının derinliği ve genişliği alabildiğine sonsuz ve erişilmez yerlere uzanır gibidir. Bu durum Yengeci adeta korkutur. Çünkü burada incinmeyi, kırılmayı, nefreti, öfkeyi, bağlılığı, en ince hassas ayarlarına kadar görür. Hatta bu durumlarla karşılaşmak onun daha çok kabuğuna çekilmesine ve kendisini koruma altına almasına sebeb olur. 

Gerçekten burası korktuğu kadar vardır. Çünkü insanlar birbirlerini en çok bu alanda etkiliyor, yaklaşıyor hatta zarar veriyordu. İşte Ay Yengeç tam da yönetmesi gereken alanın neresi olduğuyla yavaş yavaş tanışıyordu artık. 
Nasıl Ay, Yengeç burcunun yöneticisi ise, Yengeç burcu da duygu ve hislerini tanımayı ve onları yönetmeyi öğrenmesi zorunluluğu ile karşılaşır böylece. Bunu öğrenmek zorundadır çünkü, hayatı duyguların ve hislerin kendini yönettiği ve esir aldığı bir merkez haline gelirse, üzüntüler, duygu yoğunlukları ve kırgınlıklarının ardı arkası kesilmeyecek hayatı korkunç duygusal bir kaos merkezine dönüşecekti...

DUYGU YÖNETİMİ

Bu konu onun hayatının konusudur. Bunu öğrenememiş bir Yengeç annesinin etkisinden kurtulamayan, bilinçaltının anne telkinleriyle ya da korkularıyla dolduğu hatta sırf bu etki sebebiyle belki de evlenemeyen, çocuk sahibi olamayan, hayatını istediği gibi özgürce kuramayan anne ya da aile ya da toplum vb esaretinde bir birey ortaya çıkar. Çünkü yanlışlığını bilse de onlara bağımlı bir yan geliştirmiş zararını bile bile etkisinden kurtulamadığı bir sigara bağımlısı gibi olmuştur. Çocukluğunda sevgi, şefkat ve koruyuculuk ağlarının onu koruyan bağlar olduğunu öğrenen Yengeç, bu duyguların onu bağlamasına izin vermekle kalmamış bağımlılık yaratan bir esaretin içine de düşmüştür. Bir nevi mecburiyet, bir nevi kendini güvenli hissettiği yer... yani duygusal bağımlılık...

KRİZ

Elbette en fecisi bunu kendi yakınlarına ve çocuklarına uygulaması ile devam eder. Bir yandan en sıkı bağlarla onları kendisine çekiyor, bağlıyor, hatta bağımlı hale getiriyor, bir yandan da bu durumun yarattığı halden sürekli şikayet eden bir hale doğru ilerliyor ama hiç birini bırakamayacak şekilde yaşamına devam ediyordu. Durum bununla da kalmıyor elbet daha da kötüleşiyor, kendinin bilincinde olmayan kişi farkında olmadan, doğal olarak geliştirdiği ve normal zannettiği "Duygu Krizleri" ile etrafını yönetme ve yönlendirme arzusu ile işin içinden çıkılmaz bir duruma düşüyor.

Son evrede ise şefkat, merhamet, besleme amacı ile çevresine yaptığı yardımlar ile onlar üzerinde söz sahibi olmak hatta yönetmek gibi bir tavır geliştirdiğinde tahammül edilemez ve istenmeyen, hatta yardımı da arzu edilmeyen biri haline gelebilir. Sonra bitmeyen şikayetlerini duyarsınız, kendisine bağımlı insanlar topluluğunu oluşturan bu insandan..

KURTULUŞ SÜRECİ

Duygu ve hislerinin evlatlarının ve yakınlarının etrafında pervane ve koruyucu bir zırh olduğu bu insanın, önce kendisine merhamet edip, duygularının ve hislerinin esaretinde olduğunu farketmesi ve bunları yönetmeyi öğrenmesi gerekir. Özellikle duygu krizlerinin yakınlarını kontrol ve yönetme amaçlı olduğunun şuuruna varması, zaten bu sıkıntılı durumdan kurtulmanın ilk adımı olacaktır. Duygusal bağımlılıklardan kurtularak, sevmenin ve bağlılığın ne demek olduğunu tanıma fırsatını bulacaktır böylece...

Bilinçli ve şuurlu olarak açığa çıkan duygu ve hislerin yönetimi, aslında tasavvufta "nefs yönetimi ve terbiyesi" başlıklarıyla oldukça detaylı bir analiz ile İMAM GAZALİ'nin İHYA eserinde bulabiliriz. Tüm nefs hastalıklarının çözüm ve kurtuluş yolları bir bir anlatılmış. Tavsiye ederim.


4 Şubat 2020 Salı

MERKÜR BALIK BURCUNDA... DÜŞÜNCE VE FİKİR DÜNYASININ ELE AVUCA SIĞMAZ ALEMLERİ

HAYAL ALEMLERİNİN KRALİÇESİ BALIK

Hangimiz, duygularımızdan ve hislerimizden bağımsız bir düşünce ve fikir dünyasına sahip olabilir ki..? Hangimiz hayallerimizi duygularımızdan ve hislerimizden uzak ve aykırı bir şekilde inşa edebilir? Hangimiz düşünce, fikir ve iletişimde sonsuz olasılıkların herhangi birine takılıp kalmayız? Hangimiz sonsuzluğun büyüleyici atmosferinde kendini bırakıp, fikrin sonsuz helezonlar halinde akışını izlemekten mahrum olmak ister ki..? 

Evet yanlış duymadınız ... "Saf fikirler alemi"nden bahsediyorum. Mütefekkir Necip Fazıl Kısakürek Çöle İnen Nur romanında ele avuca sığmayan alemleri; 

"akıl ermez bir alemde başı ve sonu yok, muazzam bir dalgalanış halinde kelam helezonları... Yani saf fikir, fikirler alemi... Ve onun verasında Allah..." diyerek böyle tasvir ediyor. 

MERKÜR BALIK 

İşte bu anlatım tam da Balık burcunun hayal alemlerinin ulaşmaya çalıştığı ufuk... Bu yüzden Balık burcundaki Merkür için "düşük ve zararlı" demiş astrologlar. Sebebi gayet açık değil mi? Bu dünyaya ait olmayan bir iletişimin peşindedir Balık... Başka alemlerin kapısını aralamaya çalışan o özel dilin ve kelamın peşinde koşar kendince... Onu zaman zaman telepatik, empat ve insanın kalbiyle  konuşan gönlünün güçlü diliyle tanırsınız. 

VE ZARARLARI...

Merkür Balık zaman zaman çok konuşkan da olabilir çok suskun da... Değişken, su mizacı sembolik olarak aynı anda zıt yöne giden iki balıkla anlatılır. Zıt yönler ya da zıtlık ona ters değildir. Bu yüzden bu değişkenlik ona geniş bir alanda dilediği gibi her şeyi yönlendirebileceği gibi bir yanılgıya düşürür hayal ve düşünce dünyasında... Bu dünyanın gerçekleri ise bu duruma olumsuz yanıt verir. Hiç bir şey onun düşündüğü kadar iyimser, olumlu ve güzel olarak gelişmez çünkü. Üstelik düşündüğü konuları istediği yere kadar esnetmek gibi bir yanılgıya düştüğünde, Merkür Balık zarar vermeye başlar, kişinin gerçek dünya algısına ve bir nevi kendine ve dolayısıyla çevresini de kandıran yanılgılar içerisine düşürür.

O, hayal alemlerinin yarattığı metafor içinde bu dünyaya karşı kayıtsız ve umursamaz bir tavır içine de girebilir. Zihni, düşünce dünyası hep kendi yarattığı alemlerin içinde dolanırken, bu dünya ile arasında sorunlar yaşamaya başlar. İki dünya arasında zihninde ve düşüncelerinde bulanıklık, dağınıklık ve kararsızlıklar belirir. Karar vermekte zorlanır ve ikilemler içinde kalmak ona çok ağır gelir. Oysa ona göre ikisini birden yapabilme seçeneği de olmalıdır. Muhakkak ki kendi  dünyasında öyledir ama, yaşadığımız dünyanın katı kuralları, zorlukları ve sıkıntıları bir hayli yoğun olarak karşısına çıktığında "kaçış" dediğimiz psikolojik bir sürece girer. 

Meselelerle gerçekçi bir şekilde yüzleşemez, karar veremez ve kararı onun yerine başkaları vermeye başlar. Hatta başkalarının kendi yerine karar vermesini ister ki bu yükten kurtulsun. İşte gelinen bu durum belki de en vahim olanıdır. Sizin yerinize başkalarının karar vermesine izin vermek! Bundan sonra her şey tepetaklak olmaya başlar. Kendi kararını veremeyen ve başkalarının kararlarının sonuçlarını yaşayan Balık sürekli karşı tarafı suçlamaya ve kendine saf ve iyi düşüncelerinden dolayı acımaya ve bir nevi "kurban" rolüne düşmeye başlar. Hayal kırıklıkları, depresyon, duygusal olarak zihinde ve düşünmede zayıflama... Düşünememe... akledememe... odaklanamama... gibi ciddi psikolojik sorunlar baş gösterir. Hatta dini inançları dahi bazı sakat düşüncelerin kurbanı olabilir. 

KURTULUŞ

Bu durumdan kurtulmanın başlıca yolu; Balık burcunun İnançlarına olan bağlılığında yatar. Öyleyse inançlarıyla ilgili bilimleri anlamalı, okumalı ve dünya ile bağını sağlam bir düşünce formuna kurmayı başarabilmelidir. Üstelik tam zıddında olan ve onu tamamlayan Başak burcunun çok faydasını ve yardımını görür. Yöneticisi Merkür olan Başak, Merkür Balık olan biri için son derece yol gösterici, tamamlayıcı ve eğiticidir. Analitik düşünebilmeyi, her şeye eleştirel bir gözle bakabilmeyi, önce kendini muhasebe etmeyi, doğru ve yanlış arasındaki ince çizgileri fark etmeyi, detayları, detaylar içindeki güzellikleri görebilmeyi ona en iyi Merkür Başak anlatır. Böylece inançlar da sadece elle tutulamaz ve gözle görülemez olan formdan her şeyi tüm şekiller, sözler, konuşmalar ve kelimeler içine dökmeyi başarır. Merkür Balık bunu başardığında iyi bir şair, yazar, romancı ve hikayeci olabilecek, kimsenin bilemeyeceği ya da hissedemeyeceği şeyleri yazabilecek ve bu dünya ile arasında güçlü bir iletişim bağı kurabilecektir.

KRALİÇE ÜZERİNE

Bu arada niye "Hayal Alemlerinin Kraliçesi" diyorsun ki Balık erkekleri  de var sonuçta diyenlere, Balık burcunun nitelikleriyle cevap vereceğim. Çünkü Balık burcu Astroloji ilminde "dişil burç" kategorisinde değerlendirilmiş. Bu da onu bir cinsiyet ayrımcılığı olarak değil de, bir ilmin verisi olarak böyle hitap etmemize sebep oluyor.

3 Şubat 2020 Pazartesi

TÜRKİYE ' NİN ASTROLOJİ HARİTASINDA MEDYA VE İLETİŞİM GÜCÜ



Ras Elased Australis Yıldızı ve Medya

Malesef gerçekleri görmenin zorluğu kendini kandırmakla aynı kefede duruyor. Gerçekleri görmek ise kalbini hakiki fikirlere açmakla olur. Bunun yolu ise görüşlerine ve düşüncelerine uymasa dahi araştırmak, okumak ve yazmaktan geçer. 

   Peki astrolojide Türkiye haritasında medya yönetimini, araştırmayı, iletişimi,  öğrenmeyi ne temsil ediyor?

  Türkiye'nin haritasında Neptün üçüncü evde; 

  Neptun Aslan takım yıldızında Ras Elased Australis - Aslan'ın Başı yıldızı ile kavuşum yapıyor. Bu alanda güçlü medya yöneticilerini temsil ediyor. Bu yıldız, zalim, kalpsiz, kaba ve yıkıcı bir doğayı gösterir. Kalpsiz ve acımasız ifade gücünün yönetimi ... Türkiye medyası, eğitimi ve düzeni gerçekten de bu etkiyi kalbinde yaşamıştır kuruluşundan beri... Medya yönetimi ve yöneticileri, iletişim ve öğrenme araçları tüm acımasızlığı ile katil dahi olabilmiştir. 
  Nasıl demeyin... hedef göstererek, düşmanca ve kutuplaştırılmış siyasetin, milleti düşmanlığa sevkedecek tavırlarını kışkırtarak... Hatta bu uğurda gazeteciler, yazarlar, araştırmacılar öldürülmüş, tehdit edilmiş, hapsedilmiş medya ve yazarlar acımasız yönetimin ölümcül etkilerini korkunç bir şekilde tecrübe etmiştir. 

Halen bir gazeteci ve yazar tüm benliğiyle görüşlerini ve düşüncelerini, bu medya yöneticilerinin siyasi görüşlerine uydurmaz ise onların gazetelerinde, dergilerinde,  sayfalarında yazamaz ve bu yıkıcı yönetimin ayrımcılığı tüm şiddeti ile devam eder. Malesef!

Yani Türkiye'de medya yönetiminin davranış biçimi tahammülsüz ve zalim tutumlar içerir. 


Devam edecek...

                    HİCRİ YILBAŞI - YENİ AY YENGEÇ BURCUNDA YENİ AY YENGEÇ BURCUNDA ALHENA MENZİLİNDE     Güneş Ay kavuşumuna -Yeni Ay- eşli...