ASTROLOJİ İLMİ... PEYGAMBER VE MEDENİYETLER
İnsanlık tarihi boyunca, gökyüzü daima insanın başını kaldırdığında hayranlıkla izlediği ve geleceği gördüğünü düşündüğü, pek çok hesaplar yaptığı, vahiyleri aldığı, meleklerin yükseldiğini ve indiğini hayal ettiği mekan olmuş, onu anlamaya çalışmış, tapınılmış ve hakkında pek çok bilgi ve sanat üretilmiş en büyük fenomen. Medeniyetler içinde bilim insanları matematik ilmi ile, zamanın kontrolünü yapmak için sadece Güneş ve Ay'ın hareketlerini hesaplamakla kalmamış, Sümer medeniyetinden Maya medeniyetine kadar pek çoğu, en girift ve zor hesapların yapıldığı yıldız hareketlerini hassasiyetle hesaplamış ve incelemişlerdir.
Karşımıza çıkan bu devasa ilmin boyutlarını görüp incelediğimde vahiy olduğu düşüncesi bir fikir olarak yerleşiyor ister istemez kalbime. Bu düşüncemiz boşa değil elbet. Çünkü İmam Gazali hz. İhya u Ulumiddin kitabının birinci cildinde astroloji ilmi hakkında; "Bu ilim İdris as'ın mucizesi idi. (Ölümünden sonra) bu ilim de kesatlaştı ve bitti" der. Ve böylece düşüncemin basit bir vehim ya da hayal olmadığını görüp seviniyorum. Her Peygamber bir medeniyet ve ilim inşa eder. Yoksa bu dünya üzerinde bunca ilim ve medeniyet vahiy olmaksızın nasıl inşa edilir ve bilinebilir olurdu. Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu'nun meşhur ifadesinde ilan ettiği gibi;
"Peygamberler olmasa medeniyet olmazdı, insanlık olmazdı"
Astroloji ilminin kaynakları elbette putperest kavimler ve sapkın inançlar içinde büyük bir bozulma yaşadı. Ve hala bu etkileri içinde barındırsa da ayıklayarak bu ilmin manasını kendi kaynaklarımız içinde bulabiliriz. Şimdi tekrar eski İslam kaynaklarında İslam alimlerinin bu ilimle olan temasını ve gelişimini takip edince görüyorum ki, müslüman bilim adamları bu ilmi öğrenme yoluna gitmişler hatta onu geliştirip günümüz Avrupa'sının ellerine bırakmışlardır. Bırakmışlardır diyorum, evet, çünkü Endülüs müslümanlarının yaydığı bilim çalışmaları Selçuklu ve Osmanlı döneminde de devam etse de, sonrasında varlığını yitirmiş ve hurafe ve batıl bilgiler arasına atılmış.
Oysa Avrupa'da "astroloji bilim mi değil mi" tartışmaları yapılırken bir yandan enstitüler kuruluyor, bir yandan eğitimler ve araştırmalar devam ediyor, yeni ekoller ve yorumlar doğuyordu. Hatta bir zamanların Timur Sultanı ünlü Türk matematikçi Uluğ Bey, astronom ve astrolog olarak Batılı astrologların dikkatini çekiyor ve gökyüzünde yaptığı buluş ve hesaplar ile hayranlık uyandırırken, başta Muhyiddin İbni Arabi hz. nin kozmoloji yorumlarını ve müslüman bilim insanlarının kitaplarını didik didik ediyorlardı. Titus Burckhardt İbni Arabi'nin (ks) kozmoloji yorumları üzerine "Muhyiddin İbni Arabi'nin Mistik Astrolojisi" isimli bir kitap bile çıkaracaktı. Her konuda olduğu gibi bu konuya da kayıtsız kalmak ihanet derecesine çıkabilirdi. Neyse ki artık bu hususta çalışmalar yapan, çeviriler yayınlayan ve eğitimler veren sivil çalışmalar hız kazandı.
Astroloji tarihi üzerine hızlıca bir bilgiye ulaşmak isteyenler için aşağıdaki linki tavsiye ederim;
http://www.astrolojidergisi.com/tarih.htm
Astroloji tarihi üzerine hızlıca bir bilgiye ulaşmak isteyenler için aşağıdaki linki tavsiye ederim;
http://www.astrolojidergisi.com/tarih.htm
Konuyu çok uzatıp boğmak değil niyetim ama hadisenin seyrini kısaca özetlemek gerekirdi. Şimdi gelelim Gökyüzüne ve Yeni Ay'ın seyrine...
Yeni AY astrolojide; Ay'ın 28-29 günlük döngüsünü tamamlayıp, hilal konumu ile yeni döngüsüne başlaması demektir. Hatta Araplar takvimlerini Ay'a göre düzenlemiş ve müslümanların Hicri takvim olarak kullandıkları takvim, Ay döngüsüne göre hazırlanmış ve isimlendirilmiş bir takvimdir. Ve astrologlar için de Ay döngüleri, gökyüzünün en hızlı değişen fenomeni olması sebebiyle, başlangıçların ve başlanan sürecin teşhisi için son derece önemlidir. Yeni Ay'a hangi burçta girildiği ve Dolunay arasındaki süreç, ne tür hadise ve mevzuların gündeme geleceğini ve nasıl büyüyeceğini izlemek için bir fırsattır. Hatta Ay'ın küçülmeye başladığı safha yaşamımızdaki tecridin boyutlarını ortaya koyar.
Yeni Ay, Güneş ve Ay'ın aynı derecelerde kavuşum yaptığı matematik hesabı ile belirlenir.
25 Ocak 2020 tarihi saat 00:40 saati ile YENİ AY - GÜNEŞ ile birlikte; 04 derece 21 dakika ile KOVA burcunda aktif olacak.
Yeni AY astrolojide; Ay'ın 28-29 günlük döngüsünü tamamlayıp, hilal konumu ile yeni döngüsüne başlaması demektir. Hatta Araplar takvimlerini Ay'a göre düzenlemiş ve müslümanların Hicri takvim olarak kullandıkları takvim, Ay döngüsüne göre hazırlanmış ve isimlendirilmiş bir takvimdir. Ve astrologlar için de Ay döngüleri, gökyüzünün en hızlı değişen fenomeni olması sebebiyle, başlangıçların ve başlanan sürecin teşhisi için son derece önemlidir. Yeni Ay'a hangi burçta girildiği ve Dolunay arasındaki süreç, ne tür hadise ve mevzuların gündeme geleceğini ve nasıl büyüyeceğini izlemek için bir fırsattır. Hatta Ay'ın küçülmeye başladığı safha yaşamımızdaki tecridin boyutlarını ortaya koyar.
Yeni Ay, Güneş ve Ay'ın aynı derecelerde kavuşum yaptığı matematik hesabı ile belirlenir.
25 Ocak 2020 tarihi saat 00:40 saati ile YENİ AY - GÜNEŞ ile birlikte; 04 derece 21 dakika ile KOVA burcunda aktif olacak.
YENİ AY KOVA BURCUNDA; ÖZGÜRLÜK İHTİYACI
"Kendinin efendisi olmayan hiç kimse özgür değildir" (Epictetos)
Kova burcu Ay ile kesiştiği zaman, Ay'ın temel konuları olan duygu, anne, hafıza, bilinçaltı ve zihin gibi konular bilinen formların dışına çıkmaya başlar. Zira Kova burcunun modern yöneticilerinden biri olan Uranus; karşı çıkışlar, asi tavırlar, tuhaf davranışlar, heyecan verici, öngörülemez, ihtilaller, entellektüel zeka yeteneği ve bilim aklını sembolize eder. Klasik yöneticisi ise Saturn'dür. Saturn ise Uranus'ün temsil ettiği tüm anlamların dışında, toplum kuralları ve kaidelerini, yöneticileri, otorite figürlerini, öğretmenleri, ataları, dede ve babayı temsil eder.
Ay Kova burcunda iken duygular mesafeli, soğukkanlı ve mantıklı hareket etmek ister. Duygular ile gerçek bir bağ kurmaktan uzak ve sanki kendine bir yabancı gibidir. İnsanlarla iletişim kurma konusunda başarılıdır ama onlarla arasında bir bağ kurmaz. Arkadaşlıklar konusunda son derece canlı, heyecanlı, zeki ve hazırcevaplılığı ile dikkat çeker ama duygusal bağlılık konusunda başarılı olamaz ve yoğun duygulardan uzak durur. Oysa ihtiyacı olan şey yakın, güvenilir ve sadık ruh bağı kurabileceği bir dostluktur. Bu kişi hem toplumun içinde hem de kendini onlardan tecrid etmiş bir kişidir. Özellikle duygusal olarak kendisini bir yere bağlı hissedemez. Fazla yakınlıktan huzursuz olur, taşkın ve kolayca terkeden, yüzeysel ve saplantılı özgürlük ihtiyacı rahatsız edici bir huzursuzluk verir. Yeni olan her şeye açık bir kapısı olsa da sabit bir burç olması sebebiyle kolay kolay fikir değiştiren bir mizacı da yoktur.
Güneş'in de Kova burcuna geçtiği bu süreç; Birey olmanın ve bireyin, toplumun dışında kendi benliğini, ruhunu ve farklılığını keşfetmesi beklenir. Düşünme yeteneği ile kendini gösteren zekası benliğini de diğer insanlardan ayıran en önemli özelliği olarak dikkat çeker. Bir yandan özgür olmak isterken bir yandan toplumun kuralları içinde mecbur kaldığı bir süreci yaşar. Kendisinin düşündüğü anlamda bir bağımsızlık manevrasından yoksun kalır. Birey olma sürecini sağlıklı bir biçimde geliştiremeyen Güneş Kova burcu, tuhaf özgürlük alanları bulur kendince ama, aslında bu durum kendisini kandırmaya başladığı korkunç bir sonun başlangıcı gibidir. Gerçek bir özgürlüğün değil de nefsin arzularının baskısı altında, ona bağımlı arzular geliştirdikçe her şeye zarar vermeye başlar. Özgürlük isteği korkunç bir kapana ve buhrana dönüşebilir. Çünkü yönetici Saturn toplum ahlak ve kurallarını hiçe sayan özgürlüğün bedelinin hesabını soran bir sembol olarak, tepesinde bekler. Ve vakti geldiğinde gerekli darbe iner. Çünkü Saturn düzenin yönetimini ve devamını, ahlakını ve kaidelerini sert bir biçimde hatırlatır.
Kova burçlarının haritalarında Saturn'ün konumu ve açıları özellikle Ay ve Güneş ile çok önemli bir yer tutar. Çünkü Saturn terbiye eden bir öğretici sembolü olarak orada bekler. Haritalarında Saturn'ün sert açıları olan Kova burçlarının, "özgürlük" anlayışlarını çok iyi terbiye etmeleri gereken, sıkıntılı bir döngü ve ilişkiler içinde bulabilirler kendilerini. Bu durumu görmezden gelmenin bir faydası olmaz. Ağır travmatik süreçler artar gitgide... Sebebi ise sadece kendilerine odaklı, bencil bir özgürlük ihtiyacı ile nefslerinin arzusu içinde esarete bağımlı yaşamaları... Böylece özgürlük kelimesi içi ve anlamı boşaltılmış bir arzu olarak kalakalır.
DABİH YILDIZI İLE KAVUŞUM
Bu yıldız Oğlak takımyıldızının baş kısmında bulunur. Özellikle 04:03 derece Kova burçları bu yıldızın etkisi içindedir. Güneş ve Ay kavuşumuna eşlik eden bu yıldız -adı üstünde- doğası gereği Saturn Venüs doğası taşır. Bunun anlamı ise, bu yıldızın, güçlü olma, güçlü görünme ya da önemli bir konuma sahip olmasının bedeli olan sıkıntıları ve zorlukları göğüslemesi gerektiğini ve ilişkilerde zorlukları anlatır.
Dabih yıldızının Güneş ile kavuşumu; ayrılığı, şüpheyi, güvensizliği ve arkadaş kayıplarına işaret eder. Kamuda önemli bir görevi de sembolize eder.
Dabih yıldızının Ay ile kavuşumu; iş dünyasında başarı ve serveti, etkili konumda olmayı, tutkulu davranışları yüzünden karşı cinsle sorunlar yaşamaya işaret eder. ( Vivian e. Robson - Astrolojide Sabit Yıldızlar)
KAMER MENZİLLERİ VE SA'D UL DABİH
Müslüman alimlerin ve İbni Arabi hz.'nin kozmolojisini anlatan Ay menzillerinde ise bu döngü Sa'd ul Dabih olarak geçer. Yani "Kurban Kesenin Saadeti". Menzil bu ismi adını verdiklerini Dabih yıldızından alır. Ve yıldızın orjinal ismi Arapça kökenli olması sebebiyle dikkat çekici değil mi?
Oğlak burcunun 25. derecesi ile Kova burcunun 8. derecesi arasındadır. Ay'ın bu menzildeki hareketi sıkıntılı bir dönemi işaret eder.
İbni Arabi hz. bu menzilde madenlerin yaratıldığını ve madenlerin en üst kemal mertebesinin ise altın olduğundan bahseder. Yönetici esma Allah'ın Aziz ismidir. Madenlerin bozulması kendi özündeki kemale erişememesi konularının yanısıra İnsan konusu ve meselesi olarak durumu yorumlamak gerekir ise... her insan kendi özündeki cevhere ulaşmak ile mükellef olduğu süreci anlatır aynı zamanda.
AZİZ OLMAK ÜZERİNE; "BİR BEN VARDIR BENDE BENDEN İÇERU"
Bu menzilde bireyin kendi özündeki cevhere ulaşması beklenir. Peki cevherler yani değerli taşlar ve madenler nasıl oluşur? Toprağın derinliklerinde asırlarca olgunlaşmayı bekleyen cevherler çok zorlu süreçlerden geçer. İşte insanın kendi kemalatına ermesinde, bu menzilde madenlerin oluşumu gibi, buna benzer sıkıntılar açığa çıkar. Baskıların olduğu, yalnızlığın arttığı, tecrid edilmiş ve yalıtılmış bir psikolojik - ruhi süreç... Bu menzilin doğasını anlamayı başarabilir isek zorlukların ve sıkıntıların manasını da anlamak kolaylaşacak.
Aziz esmasının kulda tecellisi; kulunu günahlardan temizlemek, cevherine ulaşması için gerekli baskıları açığa çıkarmak ve zorluklar ile yüzleşmesini sağlayarak onu makamına ulaştırmak ve aziz kılmak ister. Bu menzil içinde gezegenleri olanların bu hususta ayrı bir gayret sarfetmeleri gerekir. Çünkü irade heva, hevs ve arzuların peşinde koşmak şeklinde açığa çıktığında, bir süre sonra, engeller, baskılar, zorluklar ve sıkıntılar kendiliğnden devreye girer. ta ki Allah'ın iradesi yani kulunda murad ettiği mana ve cevher açığa çıksın!
İşte tam da burada, Sa'dul Dabih yani "Kurban Kesenin Saadeti" manası kendini açık eder. Nefsinin arzularını kurban eden kulun saadeti... İşte bu yeni Ay'ın konusu, sınavları ve hususi özelliği bundan ibaret... VesSelam...
Yorumlar
Yorum Gönder