AY TUTULMASI... KOVA... KENDİNİ HER ŞEYDEN ÖZGÜR BIRAKABİLİR MİSİN?
Kova burcunun ilk derecelerinde gerçekleşecek Ay tutulması, hem Türkiye'den izlenecek olması, hem de yüzyılın en uzun tutulması olması bakımından, bizim için önemini artırıyor. Üstelik bu tutulmaya Mars ve Merkür retrosu eklenince, alınan kararların, yapılan mücadelelerin önemi iki kat daha artıyor.
Aslında cümlenin gidişine bakmayın verilemeyen kararların ve yapılamayan mücadelelerin muhasebesinin artacağı ya da artması gereken bir dönemdeyiz. Bu süreç mühim kararların alınabileceği değil bunların muhasebesinin yapılabilceği, çok önemli mücadeleler içine girmeden plan ve projelerin artacağı bir dönem olmalı. Bu Ay tutulması bize "ÖNCE İYİ DÜŞÜN, EMİN OL , KARAR VER VE SONRA HAREKETE GEÇ" der.
Aile, duygular, hisler, arzular ,bilinçaltı ve halkı temsil eden konular, karanlık bir sürece girmeye hazırlanıyor. Karanlık, ışığın kapanması, gecenin Ay’sız kalması anne ile ilgili sıkıntıların da açığa çıkabileceğini işaret ediyor. Kova - Aslan burcu aksının ilk derecelerinde doğanları birebir etkiliyor.
SA'D UZ ZABİH... KURBAN KESENİN SAADETİ
Tutulma Sa'd uz Zabih menzilinde gerçekleşiyor. "Kurban kesenin saadeti" anlamına gelen bu menzilin olumsuz etkilerinden bahsedilir. AY, Oğlak takımyıldızına ait olan ZABİH yıldızı ile kavuşum yaparak tutulma gerçekleşecek. ZABİH arapça orjinal adı ile ذابح boğazlayan, kurban kesen anlamına gelir. Bu yıldızın adından alır menzil adını.
Ay Dabih yıldızı ile yaptığı kavuşum etkisi; duygular ile ilgili ciddi sorunlar ve sıkıntılar olarak kendini gösteriyor. Yıkıcı boyutlara ulaşan sürecin güçlü bir kişilik ve kimlik duygusu oluşturmasını zorunlu kılıyor, yoksa bu süreci aşmak hiç de kolay olmaz. Duygularınızın sizi yönetmesine izin vermeyin, siz duygularınızı yönetin. Kolay bir uygulama değil ama bunun için çabalamak ve mücadele etmek bu dönemi aşmak için gerekli bir kaide.
Tutulmada Mars ve Güney düğüm kavuşumu, AY 'ın DABİH yıldızı ile kavuşumuna, çifte olumsuzluk ekleyerek, yoğun duygusal yansımaları, şimşekleri üzerimize çeker gibi bize çeker iken, çeşitli tehlikeler de içeren durumlar yaşanmasına ve kazalara sebeb olabileceği görünüyor. Psikolojik hastalıkların artışı ya da yeniden depreşmesi mümkün...
Düşünerek, planlı hareket edin desem de Uranus’un Boğa burcundaki hareketi tutulmaya birebir etki ederek sürpriz gelişmelerle hayatımızı, duygularımızı, kimliğimizi altüst edecek gelişmeleri gösteriyor. Ani ve sürpriz gelişmeler, tüm planları,susma ve düşünme eylemimizi dahi baltalayarak, hiç olmadığımız bir yerde bulabileceğiz kendimizi. Susmayı ve az konuşmayı prensibedinsek bile, ani gelişen bir hadise ile dil afetlerinin duygusal çıkışları ve patlamaları kendini göstererek, nefsin karanlık ağır yüzünü görüp şaşkınlık içinde bocalayabiliriz. İşte bu nefsinizden kurtulmanız gereken alanın ta kendisi oluyor. Yakalayın onu oradan ve kurban edin. Geçen yaz yaşanılan konulara benzer sıkıntıların bireylerin hayatlarında yeniden alevlenmesi de mümkün.
ALLAH RESULU DİYOR Kİ!
Nefsin kurban edilmesi gereken yüzünü açığa çıkaracak olan bu tutulma, “Her nefs ölümü tadacaktır” hadisini getiriyor aklıma. Nefsin hakikatine ulaşamayan ve nefsini bilmeyenler için Rabb tarafından “kurban edilme” dediğimiz süreci birebir deneyimleyeceğimiz bir dönem. Allah Resulune kulak veriyorum. Medine’ de gerçekleşen Güneş ve Ay tutulmalarında iki rekat namaz kılıyor ve tutulma anı boyunca dua ve tevbeden bir an geri kalmıyor.
Abdullah bin Amr -radıyallâhu anh- şöyle anlatıyor:
Peygamber Efendimiz'in zamân-ı saâdetlerinde güneş tutulmuştu. Zât-ı Risâletleri kalkıp insanlara namaz kıldırdılar. Kıyâmda o kadar çok kaldılar ki, âdetâ rükûya varmayacak da hep ayakta duracak zannedildi. Sonra rükûya vardılar ve uzun müddet başlarını kaldırmadılar. Arkasından doğruldular, fakat mûtadın üzerinde ayakta durdukları için secde etmeyecekleri intibâını verdi. Nihâyet birinci secdeye vardılar. Lakin başlarını secdeden hiç kaldırmayacakları zannediliyordu. Daha sonra doğrulup oturdular. Bu oturuşları da uzun sürdü. Mübârek başlarını kaldırmayacakmışcasına kapandıkları ikinci secdeye vardıklarında, acı acı nefes alıp veriyor ve göz yaşları dökerek ağlıyordu:
"Yâ Rabbî! Ben aralarında olduğum müddetçe ümmetime azâb etmeyeceğini bana vâdetmedin mi?! Yâ Rabbî! Onlar sana tevbe ve istiğfâredip yalvardıkları müddetçe ümmetime azâb etmeyeceğin husûsunda bana söz vermedin mi?! İşte bizler kapına geldik senden affımızı diliyor ve sana yalvarıyoruz!"
Bu minval üzere iki rek'at namaz kılıp bitirince güneş bütün parlaklığıyla gözüktü. Arkasından Hz. Peygamber minbere çıkarak ashâbına vecîz bir konuşma yaptı. Konuşmasında Allâh Teâlâ'ya hamd ü senâ ettikten sonra şöyle buyurdular:
"Güneş ve ay Allâh'ın varlık ve birliğine delâlet eden alâmetlerden sâdece ikisidir. Şâyet bunlar tutulursa, duâ edin, Cenâb-ı Hakk'a yönelip ona ilticâ edin, Allâh'ın büyüklüğünü hatırlayın, namaza durup Allâh'ı zikretmeye koyulun ve sadaka verin..." (Bkz. Buhârî, Küsûf, 2, 4)
Güneş ve ay tutulması namazı sünnettir. İki rek'attır. Güneş açılıncaya kadar duâ ile meşgul olunur. İmam'ın güneş tutulması namazını cemaatla kıldırmasında bir mahzur yoktur. Ay tutulma namazı ise cemaatsız kılınır. Bu namazların mescidde kılınması da sünnettir. Ezan ve kamet okunmaz. Sadece güneş tutulması namazı için es-Salâtü câmiatün, namaz için cem olunuz diye seslenilir. (A. Köksal, XI, 221)
Astrolojinin özü kehanet değil. Bu yüzden şunlar bunlar olacak diye bir takım karalamalar yapmayacağım, gerek de yok böyle şeylere. Ama asıl bilmemiz gereken; bu menzildeki tutulmanın, nefsimizde atıp kurtulamadığımız ,bir hastalık gibi yakamıza yapışan tüm çirkin özelliklerimizle yüzleşip, onları temizleme zorunluluğu ve mücadelemizi bu alana yöneltmemiz gerektiği. Eğer biz kendimizdeki bu kuvveti açığa çıkaramaz isek dışardan gelen darbeler, temizlenmesi gereken alanları tek tek temizleyerek bizi sıkıntılar içinde bırakacak. Bu da elbette çeşitli belalar şeklinde görünecektir.
SU GİBİ “AZİZ” OL...
AZİZ esmasının aktif olacağı bu dönem; nefslerin zelil ve Rabbin hakikatine ulaşanlar için Aziz olma zamanı. Bu ne demek: “İzzet, Allah’a, peygamberine ve mü’minlere aittir.” Münafıkun suresi 8. ayet. Bu duruma göre izzet Allah’a ve O’nun aracılığı ile Resulune, Mü’minlere ise Allah ve Resulü sayesinde ait olur. Sadreddin Konevi bu ismin tefsirinde şöyle der: “ İzzet iradeyi engelleyen bir kaledir. İrade ide ise, hevadır. Çünkü herhangi bir şeye uyan kimse gerçekte sadece hevanın hükmü ile ona uyar; şu var ki,”heva”, kuldan gerçekleşmesi Kur’an a göre çirkin sayılan şeylerin adı... Seyrü sulukta bu makama ulaştığının alametlerinden birisi de, başkasının kendisinde hiçbir şekilde etkin olmamasıdır”...
Hevadan geçen kulun Rabbine teslim oluşu “Aziz” olma vasfını da beraberinde getirerek, “izzeti nefs” dediğimiz şeyin aslını yaşayabileceğiz. Tam da bu manaların açığa çıkacağı sürecin en büyük aktörü kendimiz olacağız.
Yorumlar
Yorum Gönder