VENÜS  (ZÜHRE) RETROSU, AKREB'İN KISKACINDA... 

AY (SİN), "ŞIN" MENZİLİNDE! 

KUVVET İLE GELEN GÜZELLİK...


Mayaların Venüs'ü izleyerek Venüs takvimi oluşturduklarını biliyor muydunuz? Venüs döngüsü içine Güneş ve Ay'ın hareketlerini de ekleyerek... Esas unsur olarak Venüs'e bağlı kalarak... Sebebi ne mi? Bir hayli özel ve farklı yörüngesi ile tüm medeniyetlerde, dikkatleri üzerine çekmiş... Ve en sonunda "altın oran" denilen ve döngüyü pentagram yıldızı şekli ile tamamlayan Venüs, tüm medeniyetlerin kraliçesi olmuş. Savaş ve Barış, ülkelerin ilişkileri, fetihler, sanat ve güzellik, moda ve tasarım, hak ve hukuk, evlilik ve ticari ortaklık ilişkilerine varıncaya kadar toplumu ilgilendiren her sahada üstünlüğünü konuşturmuş... Sümer medeniyetinde "İNANNA", Akadlar'da "İŞTAR", Musevilerde "ASTARTE", Yunan'da "AFRODİT", Roma'da "VENÜS", Arap toplumlarında "ZÜHRE"! olarak anılmış.

Pentagram yıldızını oluşturduğu dönüşünü, Güneş'in etrafında sekiz yılda tamamlar. 2010 yılında başladığı bu döngü, bu retro dönüşü ile sekizinci yılı tamamlayarak, o günden bu güne her şeye tesir eden altın oran etkisi, bizde ne gibi tesirler ile açığa çıkmış bakmak gerek. Az bir zaman değil, dile kolay sekiz yıl, bizi bir forma ve bir şekle dönüştürme sembolü olarak, çok hassas bir şekilde, sanatçının danteli işlediği gibi, ince ince işledi... İşte bu sebeble, şimdi önümüze taşları döküp, 2010 yılı ile başlayan ve hayatınızı ve benliğinizi saran değişim ve dönüşümleri, bir bir muhasebe edip, şimdi "neredeyim ve ne yapıyorum, ne yaptım ve artık ne yapmalıyım?" demenin zamanı.

AY Cebhet'ul Esed (Arslan'ın Alnı) denilen menzilde iken gerçekleşiyor retro hareketi. Bu da meşhur olan ŞIN menzilinin ta kendisi. "Sin Şın'a girdiginde..." diyerek Muhyiddini Arabî Hz. nın bahsettiği, yani Ay, Şın menzilinde iken... Tabii menzile asıl adını veren yıldız ile kavuşum yapsa idi, bahsi edilen hareket tam da yerini bularak gerçekleşti derdim. Ama bunu bir işaret kabul ediyorum.

"Şın menzilinde" Alphard ile kavuşum yapan Ay,  Venüs retrosu hareketinin, nasıl bir seyir içinde geçeceğinin sırlarını veriyor. Görelim; 

Alphard, Hydra takım yıldızının boynunda, turuncu renkli bir yıldız. "Su Yılanının Kalbi" diye de isimlendirilmiş. Alphard ismi, orjinalinde Arapça olan Al Fard... Tek Ferd! Bu şekilde anılmasının bir sebebi var elbet. Aslan takımyıldızının üzerindeki boşluğa yerleşiveren bu yıldız kümesi, o boşlukta tek başına parlar... 

Alphard; bilgelik, sanat, müzik, güçlü tutkular ve nefsin doğası ile ilgili bilgileri sembolize eder. Saturn doğası taşır. Şu an gökyüzünde ,Saturn Oğlak burcunda ve yönetici olarak, güçlü bir konumda. Bu da retro Venüs (Zühre) hareketine tesir eden sürecin, kuvvetli bir nizam ve düzen getireceği vurgusu taşıyor. Bireyin yaşamı içinde, kendini daha güçlü hissederek ayakta duracağı bir nizam ve intizam eylemi var. Gerek kariyer ve iş hayatı, gerek duygular ve aile hayatı içinde, tüm ilişkilerinde daha kontrollü ve yönetebileceği bir kuvvetin açığa çıktığını gösteriyor.

EL MUKTEDİR esması bu menzilin yöneticisi olunca, hareketin seyrindeki terbiye daha netleşiyor. "İktidarının kabiliyetlere nüfuz etmesiyle muktedir olan demektir; bu kabiliyetler, el-Kadir'in iktidarının zuhurlarını irade ettiği kabiliyetlerdir.

Ayrıca el Kadir, kendi ellerimizle yaptıklarımız vasıtasıyla da muktedir olandır. Bu durumda iktidar O'na ait, amel ise bizim ellerimizden ortaya çıkar", diyor Sadreddin Konevi hz. bu ismin şerhinde. 
Ve böylece yukarda bahsini ettiğimiz kuvvet ve Saturn sembolü (Rabbin terbiyesi) , kulun elinde zuhur etmesi ile daha da büyük bir güç haline geliyor. İlahi irade kulun iradesinde kendini gösteriyor. "Her şeyi Allah'tan bilme", kulların elinde gerçekleşen işlerde ilahi iradeyi görmek ve anlamak ve dolayısıyla ilahi rızanın nerede olduğunu da sezmek mümkün. 

Bu bahsini ettiğimiz durumu belki de en iyi şekilde açıklayacak başka bir ifade, Hz. Mevlana'dan gelir : 

"Bu taife elini küfre değdirse, şeriat doğurur". Taifeden kasıt ortada! İlim ve hikmet ehli... Salih Mirzabeyoğlu "İstikbal İslam'ındır" eserinde, Batı fikir ve bilim adamlarının dilinden, İslam anlayışı ve hakikatinin nüvelerini bizzat işaretler. İşte tam da bu menzilin ifade ettiği anlam O'nun kaleminde nefes bulur. "Küfrün batınındaki iman" açığa çıkar. Küfre değen kalem İman doğurur! Yine aynı şekilde İslam fikriyatını anlamada, bilhassa temel taşı diyebileceğimiz, Necib Fazıl "Batı Tefekkürü ve İslam Tasavvufu"nda en güçlü kalemini konuşturacak ve "İslam tasavvufu" karşısında "Batı Tefekkürünü" hesaba çekecektir. İman, küfrün kalbinden yeniden özüne döner böylece!

Muktedir esmasının, bu AY menzili içindeki tesirleri, hem maddi hem de manevi kuvvetlerin, kulun eline verilmesi bakımından bir hayli mühimdir. Ve kulun eliyle çıkan hakikati görme keyfiyeti ise bambaşka bir zuhur. 

VENÜS (AKREB) NEPTUN (BALIK) ÜÇGENİ 


 BÜYÜLÜ DENİZ


ÖLÜM ODASI - KAMERİ MENZİL 164

Başlığı altında Salih Mirzabeyoğlu'nun yazdıklarına değinmeden geçemeyeceğim. Onun anlatımı içindeki manalarda, büyülü bir denizin içinde, sonsuzluğu deneyimlersiniz. Yukarda bahsi geçen yıldız ile birebir örtüşen manaları burada sizinle paylaşmak istiyorum. - (Alphard) - Tek Ferd! - Başlık aynen böyle... Ve El KADİR esması ile devam eden manalar içinde, tam da yıldızın adıyla örtüşen ve işaret eden "Hakikat-i Ferdiyye" ve sonrasında açılan AY - ŞIN manaları...

“BİR TEK GECE”

"MATLA’ Beyit: Bende Mecnun’dan füzun aşıklık istidadı var / Aşık-ı sadık menem Mecnun’un yalnız adı var — (Fûzulî)… Füzun: Aşan. Fazla. Taşkın. “İfrat hâlde tecrid”.

Venüs Akreb burcunda tam da bu mana ile örtüşür. "İfrat halde tecrit" Aşkın sınırsız ve sonsuz, taşkın nitelikleri, Venüs Akreb burcunda iken daha belirgin ve rahatsız edici olarak ortaya çıkar. Devam edelim;
"Allah ve Allah Sevgilisi; mutlak hakikati ile “Sin iki kişi demektir”e işaret eden “Re’su’l Cevza”… Sin harfi, Allah’ın “El-Muhyi” ismi ve “Su” mertebesi ile ilgili… Allah’ın kendine bildirdiği ile Allah’ı bilen Resûl’ü, topyekün varlığın kendisinde toplandığı HAKİKAT-İ FERDİYE… Da’va Cetveli’nde Allah’ın “El-Kadir” ismi, Kaf harfi ile işaretlenmiştir..."
Hakikat-i Ferdiyye... AL FARD (Alphard) yıldızının manasını canlandıran, kendine mahsus bir nitelik ile ortaya çıkıyor. SİN yani AY, AL FARD yıldızı ile kavuşumunda, Allah Sevgilisi'nin manasını, üstelik "El Kadir" ismi ile de kuvvetlendirerek, bu menzil içindeki hususiyetine dikkat çekiyor. "EL MUKTEDİR" diye de geçen bu ismin menzili, malum konumuz olan "ŞIN" menzili yani "Cebhetu'l Esed - Aslan'ın Alnı"... Asıl dava Allah Resulüne duyulan aşk ve O'nun hakikatinin nefslerde dirilme davası. Bunu anlamadan ve bu ruha ermeden gerçekleşebilecek tüm oluşlar sakat ve bozuk olacak ve FERDin gelişimi, tekamülü mümkün olmayacaktır. Sadece nefsi değil, "Bütün Fikrin Gerekliliği" için de bu şart. O'nun hayatının hakikatine ermek davasına erme zamanı. Asıl cephe işte bu! Zühre (Venüs) bu sembol ile bize bunu anlatıyor bu menzilde. Salih Mirzabeyoğlu Hakikat-i Ferdiyye eserinde, ferd ferd hepimizde dirilmesi gereken manayı, bakın nasıl da olması gerektiği gibi ustalıkla anlatıyor:

"Bütün insanlık tarihi içindeki derinliğine ve genişliğine insan oluşları, "tek fert"te tecelli eden hakikatin ve zaman gayesinin temsilcileri olarak, "tek fert"in kadrosudurlar. Bu tek fert, topyekün zaman ve mekanın emrine verildiği, varlığın yüzüsuyu hürmetine yaratıldığı, Gaye-İnsan ve Ufuk-Peygamber olarak Allah'ın Sevgilisi’dir; Hakikat-i Ferdiyye Ferdin Hakikati- Fert hakikati... Her Peygamber'de her birinde her birinin hissesi bulunmak üzere, bir hikmet tecelli etmiştir; Resûller Resûlü'nde ise bütün hikmetlerin toplamı... Ferdin Hakikati... Ferdî hikmetin aslı!.."

İşte asıl olan bu! Bu mana ferdin asli hüviyetinde zuhur edince ancak ferdin hakikati ortaya çıkabilir. Tıpkı Resulullah ile yaşayan ve onun sohbetlerine nail olan Sahebe Kiram gibi. Her biri "GÖKTEKİ YILDIZLAR GİBİ", bir ferd olarak O'nu yansıtan ve Allah Sevgilisi'nin manası ile dirilmiş hakiki FERDlerdir. Tüm bu manalar silsilesi içinde Allah'ın Aslan'ı hz. Ali'yi anmadan geçemeyeceğim. Hele ki Hakikatül Ferdiyye ve Ferd manası Aslan'ın Alnı menzilinden geçer iken... 
"Allah'ın Resulü bir gün, hz. Ali uzaktan görününce buyurdular: "İşte Arab'ın efendisi!" Hz. Aişe soruyor: "Arab'ın efendisi sen değil misin ey Allah'ın Resulü?" Şu cevabı alıyor hz. Aişe: " Ben insanoğlunun efendisiyim, Ali ise Arab'ın efendisi" Ve böylece "efendiliğe" geçen mana...
Dolayısıyla Bireyin Zühre (Venüs) retrosuna vereceği cevab, kendi nefsinde ve ruhunda her şeyden önce, Allah Resulü'nün manası, aşkı, vecdi ile O'nun hayatına yani sünnetleri ve yaşam biçimi ve fikri ile hemhal olmaktır. Allah Resulü'nün aşkını, vecdini taşımayan ve O'nun yaşam biçimine ve fikrine aykırı duran, düşman olan ve sevmeyenler için de zorlu imtihanlar ve sıkıntılar  zamanı... Müslüman olmak bu durumu kurtarmıyor. Allah ve Resulüne imanın hakikati sorgulanıyor... Nerede durduğunuza ve olduğunuza dikkat edin.

Yazının devamında Salih Mirzabeyoğlu'nun "Ay - Şın" hakkındaki açılımlarına baktığımızda "imanın zevken idrak" manası ile hayat bulmak ve yaşamak olduğuna dikkat çekiyor ve Venüs'ün iştikakları açılıyor... Üstelik bu iştikak öyle bir noktada tamamlanıyor ki, Akreb'in tasarruf eden nazarı ile Venüs arzı endam ediyor... Mana büyüklerinin nazarında görünen... Nazar eden... Tasarruf etmek anlamında... Tesiri altına almak ve kalbine hükmetmek!

80: AYŞ-Hayat. Dirilik. Yaşama, yaşayış. Zevk-u Safa (Allah’ın bildirdiği ve Resûlü’nün gösterdiği “iyi, güzel, doğru” pusula iğnesi; İmân zevken idrak - ve İslâm… Ayş: Ay-Ş… Güneşi bağrında barındıran Ay ve Şın: 300: Fikr)… MUKMİRE-Mehtab. Ay ışığıyla aydınlanmış: 380: MÜFESSİR-Tefsirci… Tefsirci’nin aslında ne olduğu ve ne olması gerektiği de böyle!

"İngilizce, LADY-Kadın. “Gece. Tarık, Venüs. Vavî. Gönül. Kalb. Takva”: 45: ADAM-İnsan. Erkek kişi… MANZUR-U Nazar-ı Piran-ı Kiram-(Abdülhakîm Arvasî Hazretleri’nin mühründen: Keremli Pirlerin Nazarlarına Görünen, bakılan… Nazar: Bakmak. İdrak etmek):


"Hesaba çekilmeden evvel nefsinizi hesaba çekin" 

İlişkileri temsil eden bu sürecin açıları içinde, açığa çıkan anlamlardan biri de işte tam da aşağıda yazdığım gibi...
İnsan bu, ne yapar eder yine de kendine hak bulur. Çünkü "kurban" psikolojisi "birey" olma psikolojisinden daha kuvvetli. Kurbanı oynamak daha kolay, vicdan daha kolay paçayı kurtarır.  Retro Zühre (Venüs) ile en çok uyanık olmamız gereken mesele bu. Asla kandırıldım, aldatıldım şeklinde tezahür eden isyanlara kanmayın. Çünkü her ne olduysa bilerek ya da bilmeyerek izin verdiniz. Öyle ise yüzleşin ve dürüstçe hataların tüm payını kendinize çıkarın. 
Karşı tarafı suçlamaya başladığınız anda kendi nefsinizin tuzağına ya bilerek kendinizi kaptırıyorsunuz -kolay geldiği için- ya da kendinize yalan söyleyerek günü ucuz bir şekilde kurtarmaya bakıyorsunuz.  Oysa Ferd olmanın hakikati, önce kendinize yalan söylememekten geçer. Kendine dürüst olan ise, nefsin her türlü tuzağına karşı uyanık olma mekanizmasını ayakta tutacak ve kimseyi "aldatmak" ya da "aldanmak" gibi tuzak cümlelere kucak açmayacaktır. Ne siyasette ne ticarette ne evlilikte ne de ortaklıkta asla kabul edilemez bir davranış modelini anlatmak istedim. 
Zira bu öyle bir durum ki nefs bu oyunu oynayıp kendini aklamak ile meşgul iken, imanınızdan dahi olabilirsiniz. Sürekli karşı tarafı suçlayan ve kendini aklamakta "mangalda kül bırakmayacak" kadar mahir olan nefs, size kendini "mazlum"u oynar bir şekilde gösterecek ve hakikatte ise sizin canınıza kasdetmekte hiç bir merhamet göstermeyecektir.

"Hesaba çekilmeden evvel nefsinizi hesaba çekin" 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KOÇ VE BALIK BURÇLARININ STELYUMUNDA İKİ DEHA

AY BELDE MENZİLİNDE ; NUNKİ VE ASCELLA

GÜNEŞ MERKÜR KAVUŞUMU -CAZİMİ- ZUBENESCHAMALİ YILDIZI ... ADALET SAVAŞÇISI DOLUNAYI